
Türkiye Cumhuriyeti İle Vatan Topraklarının Milli Sınırlar İçinde Bir Bütün Ve Bölünmez Oluşu!
Av. Uzm. Arb. Ayşen Güzel
I. KONU İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
A. Vatan Kavramı
Vatan, yurt demektir. Yurt kavramının tanımı; bir halkın hakim olduğu, üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçasıdır. Türk Dil Kurumu sözlük tanımına bakıldığında; Türk yurduna, Türkiye denildiği ifade edilmekte ve yurt kavramı, aynı zamanda memleket anlamına da gelmektedir.
B. Vatandaş Kavramı
Vatandaş kavramı, yurttaş kavramı ile aynı anlama gelmekte olup; yurttaş, yurtları veya yurt duyguları bir olanlardan her biri olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer tanıma göre; vatandaş, bir devlete hukuki bağ ile bağlı olan gerçek kişidir.
C. Vatandaşlık Kavramı
Vatandaşlık; bir hakiki şahsı, bir devlete bağlayan hukuki bağ olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere; vatandaşlık, kişi ile devlet arasındaki hukuki bağdır.
II. TÜRK VATANDAŞLIĞI
A. Türk Vatandaşı Kimdir?
1982 Anayasasının 66. maddesiyle, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin, Türk olduğu belirtilmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında; Türk babanın veya Türk ananın çocuğunun, Türk olduğu açıklanmaktadır. Türk vatandaşlığı konusunda Anayasada yer alan temel hüküm dışında, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile de önemli düzenlemeler yapılmakla; kanunun 3. maddesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişinin, Türk vatandaşını; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişinin yabancıyı ifade ettiği belirtilmektedir.
B. Türk Vatandaşlığının Kazanılması
Türk vatandaşlığı, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılmakta olup; vatandaşlığın doğumla veya sonradan kazanılması mümkündür.
1. Doğumla Kazanılan Türk Vatandaşlığı
Doğumla kazanılan Türk vatandaşlığı; soybağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılmakta ve doğum anından itibaren hüküm ifade etmektedir.
a. Soybağı Esasına Göre Kazanılan Türk Vatandaşlığı
Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan, evlilik birliği içinde doğan çocuk ile Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan evlilik birliği dışında doğan çocuk, soybağı esasına göre Türk vatandaşıdır. Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik birliği dışında doğan çocuk ise, soybağı kurulmasını sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi ile Türk vatandaşlığını kazanmaktadır.
b. Doğum Yeri Esasına Göre Kazanılan Türk Vatandaşlığı
Türkiye'de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşı olmaktadır. Türkiye'de bulunmuş çocuk ise; aksi sabit olmadıkça, Türkiye'de doğmuş sayılmaktadır.
2. Sonradan Kazanılan Türk Vatandaşlığı
Sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı, yetkili makam kararı, evlenme, evlat edinilme ve seçme hakkının kullanılması ile gerçekleşmektedir.
C. Türk Vatandaşlığının Kaybı
Türk vatandaşlığı, ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilmekte olup; bu haller, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda yer almakta ve yetkili makam kararı ile seçme hakkının kullanılması olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türk vatandaşlığının yetki makam kararı ile kaybı ise; çıkma, kaybettirme ve vatandaşlığa alınmanın iptali ile gerçekleşmektedir.
D. Türk Vatandaşlığından Çıkarma
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamamakta ve vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamamaktadır.
E. Vatandaşlık Kararlarının Geri Alınması
Türk vatandaşlığının kazanılması veya kaybına ilişkin kararlar, hukuki şartları oluşmadan veya mükerrer olarak verildiğinin sonradan anlaşılması halinde geri alınmaktadır.
F. Türk Vatandaşlığının İspatı
Türk vatandaşlığının ispatı; herhangi bir şekle bağlı olmayıp, nüfus kayıtları, nüfus cüzdanları, pasaport ve pasaport yerine geçen belgelerle ispatı mümkündür.
III. KONUYA İLİŞKİN DÜŞÜNCE VE AÇIKLAMALARIMIZ
Milli mücadelenin zorlu yıllarında ve tam olarak 23.07.1919 ile 07.08.1919 tarihleri arasında on dört gün müddetle Erzurum’da kongre yapılmış ve Erzurum Kongresi’nde milli sınırlardan bahsedilerek çok önemli ve büyük kararlar alınmıştır. Bu kararlardan bazıları şu şekildedir:
1. Milli sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.
2. Her türlü yabancı işgal ve mücadelesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir.
3. Kuva-yi Milliye’yi tek kuvvet olarak tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
4. Hristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
5. Manda ve himaye kabul olunamaz.
Görüldüğü üzere, bu vatan toprakları çok büyük zorluklarla kazanılmıştır. Bu sebeple Türk olmak, bir onurdur. Türk olmak, bir gurur kaynağıdır. Türk olmak, Türk olabilmek, çok önemlidir. Türk vatandaşlığının kazanımı ve kaybı dahi, yalnızca kanunda sayılan sebeplerin gerçekleşmesiyle mümkün olup; bu sebepler tahdididir.
Yasal düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere; Türk vatandaşı olmakla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak aynı anlama gelmektedir. Aksi yönde yorumlamanın imkanı ve izahı bulunmamaktadır. Zira Anayasal ve yasal düzenlemeler; çok açık olup, açıklananlardan ayrı ve aykırı yorumlara kapalıdır. Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti’ne ve eş tabiriyle Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes; (İslam dini veya diğer dinlere inanma bakımından) dini inanç, görüş ve tercihi; (inanma veya inanmama yönünden) inanç hürriyeti; (herhangi bir siyasi partiye dönük) siyasi/siyasal görüş ve tercihi ile (Araplar, Arnavutlar, Boşnaklar, Ermeniler, Çerkezler, Gürcüler, Hemşinliler, Kürtler, Lazlar, Pomaklar, Romanlar, Süryaniler, Yahudiler, Zazalar) etnik kökeni ne olursa; bu ülkenin bir vatandaşı ve aynı zamanda bu ülkenin bir evladıdır. Bu ülke toprakları üzerinde hepimizin yaşama, Anayasal, yasal ve sair mevzuattan kaynaklı ve bu ülkenin vatandaşı olmamız sebebiyle vatandaşlık hakları bulunmaktadır. Yalnızca insan olmaktan kaynaklı doğal haklarımız da mevcuttur. Bu sebeple her Türk vatandaşı, 1982 Anayasasındaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahiptir. Türk vatandaşları; milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olup, Türk vatandaşlarının birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "YURTTA SULH, CİHANDA SULH" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebi hakları bulunmaktadır. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Anayasamızda da belirtildiği üzere; Türkiye Devleti (Türk Devleti), ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olup; dili Türkçe; bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayrak; milli marşı İstiklal Marşı’dır. Bu yüzden de Türk vatandaşlarına, eğitim ve öğretim kurumlarında, Türkçeden başka hiçbir dil, ana dilleri olarak okutulamamakta ve öğretilememektedir. Türk vatandaşı olmakla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın aynı anlama geldiğini ve ülkemizin resmi dilinin Türkçe olduğunu tekraren dile getirmekte yarar görmekteyim ki; bu Anayasal hüküm, amir hüküm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda bir kişinin Türk vatandaşı olup olmadığı; kişinin dinine, ırkına, etnik kökenine bakılarak değil, aksine ve yalnızca kişinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin (Türk Devleti’nin) vatandaşı olup olmadığına ve Türkiye Cumhuriyeti (Türk Devleti) ile arasında hukuken vatandaşlık bağının kurulup kurulmadığına bakılarak tespit edilmektedir. Aksinin iddiası, izahı ve ispatı olanaksızdır.
Erzurum Kongresi’nde alınan kararlarda da açıkça ifade edildiği ve yer aldığı üzere; “MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE BULUNAN VATAN PARÇALARI BİR BÜTÜNDÜR. BİRBİRİNDEN AYRILAMAZ.”
Yazıya; Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1933 tarihli Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında bizlere armağan ettiği slogan ile veda etmenin yerinde ve kıymetli olduğu değerlendirilmektedir ki; tüm bu sebeplerle; “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE..”