Av. Uzm. Arb. Ayşen Güzel

Hukuk Yargılamasına Hakim Olan İlkeler!

Av. Uzm. Arb. Ayşen Güzel

I. GENEL GİRİŞ 

Hukuk sistemimizde yargılamanın kendi içerisinde hukuk yargılaması, ceza yargılaması ve idari yargılama olmak üzere üç ana kola ayrıldığı görülmektedir. Söz konusu ayrım, yargılamanın temeline, hukuk dallarına hakim olan ana kural ve ilkelere, yargılama kollarının kapsamına giren dava türlerine ve uyuşmazlık çeşitliliğine göre yapılan genel bir ayrım olup, hukuk dallarının birbirinden farklılık arz etmesi sebebiyle yapılmaktadır.

II. HUKUK YARGILAMASINA HAKİM OLAN İLKELER VE DETAYLARI

A. Hukuk Yargılamasına Hakim Olan İlkelerin Yasal Dayanağı

Hukuk yargılamasında uygulanan temel kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’dur. Ceza yargılaması ile idari yargıda ise, kendi özel kanunları uygulama alanı bulmakta ve düzenleme bulunmayan hususlarda mahiyetlerine aykırı düşmediği müddetçe HMK hükümleri uygulanmaktadır. Bu kapsamda ceza yargısında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), idari yargıda ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) uygulama alanı bulmaktadır. Bu sonuca İYUK madde 31 hükmü ve Yargıtay kararları ile ulaşılmaktadır.

B. Hukuk Yargılamasına Hakim Olan İlkeler Nelerdir? 

1. Genel Açıklamalar

Hukuk yargılamasına hakim olan ilkelerin HMK’nun 24-33 arası maddelerinde düzenlendiği görülmekte ve söz konusu ilkeler, tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi, taleple bağlılık ilkesi, hukuki dinlenilme hakkı, aleniyet ilkesi, dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü, usul ekonomisi ilkesi, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ile diğer ilke ve esaslar kapsamında yargılamanın hakim tarafından sevk ve idaresi ile hakimin Türk hukukunu re’sen uygulaması gereği şeklindedir.

2. Tasarruf İlkesi 

Tasarruf ilkesi, birden fazla uzantıya sahip olan bir ilke olup; bu uzantılardan ilki, hakimin, iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyememesi ve karara bağlayamamasıdır. Farklı açıdan değerlendirme ile kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimsenin kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaması anlamına da gelmektedir.

3. Taraflarca Getirilme İlkesi 

Taraflarca getirilme ilkesi; kanunda öngörülen istisnalar dışında hakim tarafından, iki taraftan birinin söylemediği şeyin veya vakıaların kendiliğinden dikkate alınamaması, onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunulamaması ve kanunla belirtilen durumlar dışında kendiliğinden delil toplanılamaması anlamına gelmektedir.

4. Taleple Bağlılık İlkesi 

Taleple bağlılık ilkesi; hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunu, talep edilenden fazlasına veya başka bir şeye karar veremediğini, ancak duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebildiğini ifade etmektedir.

5. Hukuki Dinlenilme Hakkı 

Hukuki dinlenilme hakkı; hukukumuzda büyük önem arz eden ve yargılamanın anlam ve önemini ortaya koyan geniş nitelikte bir hakkı ifade etmektedir. Zira davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptir. Aslında bu hak, doğrudan yargılamanın doğasında olup, temelini teşkil etmektedir.

6. Aleniyet İlkesi 

Aleniyet ilkesi; duruşma ve kararların bildirilmesinde kural olarak aleniyetin hakim olduğu anlamına gelmektedir. Ancak duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına, ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, ilgilinin talebi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilebilmektedir.

7. Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü 

Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü, tarafların, dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlü oldukları anlamına gelmekte olup; taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmak durumundadır.

8. Usul Ekonomisi İlkesi 

Usul ekonomisi ilkesi; hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu şeklinde açıklanmaktadır.

9. Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi 

Hakimin davayı aydınlatma ödevi; uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda hakimin, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilmesi, soru sorabilmesi ve delil gösterilmesini isteyebilmesi anlamına gelmektedir.

10. Diğer İlke ve Esaslar

a. Genel Olarak

Yargılamaya hakim olan temel ilkeler dışında, HMK’nun 32. ve 33. maddelerinde yargılamanın sevk ve idaresi ile Türk hukukunun re’sen uygulanması gerekliliğinin düzenlendiği görülmektedir.

b. Yargılamanın Sevk ve İdaresi 

b.1. Yargılama ve Düzeni

HMK’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında; yargılamayı, hakimin sevk ve idare edeceği ile yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alacağı belirtilmektedir.

b.2. Dilekçe Hakkında Süre Verilmesi

HMK’nun 32. maddesinin 2. fıkrası kapsamında okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin, ilk haliyle dosyasında kalması suretiyle yeniden düzenlenmesi için taraflara ve ilgililere uygun bir süre verilmesi ile verilen süre içinde yeni bir dilekçenin düzenlenmemesi halinde, tekrar süre verilmeksizin mevcut duruma göre yahut kesin süre verilmesi durumunda, kesin sürenin ihtar edilen sonuçlarına göre karar verilmesi gerekmektedir.

c. Türk Hukukunun Uygulanması 

Tasarruf ilkesi uyarınca, taraflarca açılan davada tarafların talep ve istemleriyle bağlı olunmakta, deliller taraflarca sunulmakta ve mahkemece kendiliğinden araştırma yapılamamakta, ancak hakim Türk hukukunu re’sen uygulamakla yükümlü bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları