Doğru Okuduğumuz Yanlış Mana Verdiğimiz Kelimeler-2
Ali Özdemir
Zikir:İsim olarak kullanıldığı zaman kanun, yasa, hüküm, kitap, kuran manasına gelir.
Fiil olarak kullanıldığında öğüt almak, düşünmek, anlamak manalarına gelir.
Herşey kendi lisanı haliyle Allah’ı zikreder. Buradaki zikir, Allah’ın emrini yerine getirmektir.
Misal: Bir devlet, bir kanun koyduğu zaman halk o kanuna uyması, yapması ve yaşaması nasıl şart ise işte zikirde budur. Halk bu zikre bu kanuna uymazsa devlet halkı cezalandırır. Aynen bunun gibi Cenabı Hakk bu zikri, bu kanunu, bu kur’an’ı biz indirdik buyuruyor ve bu emre, bu kanuna uyanları Cenabı Hakk bu dünyada üstün kılacağını ve ahirette cennetle mükâfatlandıracağını haber veriyor. Bu zikre, bu kanuna uymayanları hem bu dünyada cezalandıracağını ve ahirette de cehennem ateşine atacağını haber veriyor. Cenabı Hakk buyuruyor ki: Bu zikri bu kur’an’ı biz indirdik. Bu kur’anla insanları uyarman içindir.
Tarihte Oynanan Oyun: İngiliz kraliçesi bütün ajanlarını Müslüman ülkelere gönderir. Ajanlık yapıp gelirler. Kraliçeye derler ki: Bu Müslümanların elinde bir zikir (kitap) var. Bu zikir(kitap) onların elinde olduğu müddetçe hiçbir güç hiçbir silah onlara galip gelemez der. Buna istinaden kraliçe zikri kur’an’ı kerimi çekmecesinden çıkarır ve der ki: İşte dediğiniz kitap budur. Bunu bir misalle arz edeyim der: Düşünün (zikredin) ki koruma altında olan bir havuz içindeki balık, canlı nasıl hür yaşıyorsa bu zikre bu kur’an’a uyan Müslümanlarda böyledir, diyor. İçlerinden biri diyor ki: Bunu ben hallederim. Bana bin tane yeni mezun olmuş papaz verin diyor. Onları yeniden eğitime alıyor. İslamı bu zikri, kur’an’ı onlara öğretiyor. Onları Müslüman ülkelere gönderiyor. Onlar Müslüman ülkelerde dolaşıyorlar. Kendilerine uşak buluyorlar ve inkılap yaptırıyorlar. Üç şey yaptılar; birincisi yazımızı değiştirmekle dinimizden kopardılar, ikincisi kılık ve kıyafet devrimi adı altında Müslüman kafir belli olmasın ve namuslu namussuz belli olmasın diye İngiliz foterni giydirdiler. Üçüncüsü, uydurdukları dini yani yaşam biçimini kabul ettirmek için görevliler tayin ettiler. Hala aynı minval (durum) üzere devam etmeye çalışıyorlar ve devam ediyorlar.
Kur’an’ın dilini öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu çünkü Kur’an ı anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşulmalıdır. Tercüman ışığı örten zevksiz bir perde gibidir.