Ahmet Özer

Ülkesine düşman bir ana muhalefet

Ahmet Özer

Demokrasilerde partiler kurulur seçimler yapılır ve bu seçimler sonucunda bir parti iktidar olurken diğer partilerde muhalefet görevini üstlenir.

Normal şartlarda muhalefetin görevi, ülke menfaatine aykırı bir iş yaparsa iktidarı ikaz ederek doğruya sevk etmektir.

Tabii bu normal demokrasi ile yönetilen ülkelerde olur.

Türkiye’de böyle bir muhalefet bu güne kadar olmadı.

Özelliklede son 20 yılda hiç olmadı.

AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı sürecinde CHP 20 yıldır ana muhalefet partisi görevini yürütüyor ama düşman başına bir muhalefet.,

Kendini hep devlet sanan CHP için memleketin hayrı değil, CHP’nin çıkarı vardır, hep de böyle olmuştur.

AK Parti veya evvelki iktidarlar döneminde de CHP, milletin hayrına olan hiçbir icraatına destek vermediği gibi engellemek için elinden gelen tüm çabayı göstermiştir.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın hükümete yönelttiği "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu" diyerek zaten CHP’nin düşüncesini net bir şekilde dile getirmişti.

CHP’nin bir görevi de terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP’ye destektir.

Her gittikleri ilde vatandaşlar CHP’li isimlere PKK’nın siyasi kolu HDP ile olan birlikteliklerinden rahatsız olduklarını söylemesine rağmen pişkin pişkin yemin ederek inkâr etmekteler.

CHP’nin Türkiye düşmanı olan herkesle işbirliği içinde olduğunu herkes biliyor bu yüzden millet nezdinde bir itibar görmeyen CHP vatandaştan alamadığı iktidarı ABD, İngiltere ve AB’de aramaya başladı.

Bu gezilerinde kendilerine verilen akılla hareket eden CHP ve onun şürekâsı son olarak attığı iftira ile yine şaşırtmadı.

TTB’nin başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın TSK’ya attığı “kimyasal silah kullandı” iftirasına tek destek beklediği gibi terör örgütleri PKK, HDP ve FETÖ’den ve onlarının içerdeki savunucuları olan CHP’li isimlerden gelmişti.

Bununla yetinmeyen CHP vites yükselterek farklı bir iftira ile yine gündeme gündemde kalmayı başardı.

Bu sefer iftirayı CHP’nin en üst makamından yani CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.

Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından yayınladığı videoda Türkiye’nin cari açığını kapatmak için uyuşturucu ticaretine göz yumduğunu ve bu paralar ile cari açığını kapattığını söyledi. Daha önceki bir açıklamasında ise hükümetin uyuşturucu ticaretinden vergi almasını tavsiye etmişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada "Uyuşturucu paralarını Türkiye'nin cari açığının finansmanında kullandılar… 'Breaking Bad Süleyman' ülkenin çocuklarının zehirlenmesine göz yummuştur. Yazıklar olsun onlara." ifadelerini kullanmıştı.

Uyuşturucu ticareti yapılırken Emniyet ve Jandarma’nın göz yumduğunu imasında bulunmuş ve emniyet ve jandarmayı suçlamıştır.

Oysa Türkiye’de emniyet ve jandarmanın hem terörler mücadele hem uyuşturucu ile mücadelesi ve halkın güvenliği için canla başla çalıştığına bu millet şahit ancak CHP kirli siyasetine bu seferde ülkenin güvenlik güçlerini de katarak çirkin siyasetine bir yenisini daha eklemiş oldu.

CHP’nin yaptığı siyasette aslında bu şaşılacak bir durum değildir zira CHP ve onun Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ilk iftiraları değildir.

Daha önce devletin birçok kurumu hakkında her türlü iftiraları atmış hepsinde de yargı tarafından mahkûm edilmesine rağmen huyundan vazgeçmemiştir.

Emniyet ve jandarma teşkilatı kendilerini töhmet altından bırakan bu açıklama için hemen yargı yoluna başvurmuştur.

Ama CHP mahkûm olsa da bundan utanacak yüze sahip bir parti değildir.

Zira CHP yönetimi iftirayı yegâne muhalefet biçimi olarak kullanmaktadır.

Ayrıca CHP iktidara gelmek için yapılan darbelere destek veren ve bu darbeler neticesinden bu ülkede başbakan ve bakanlar astıran kara bir geçmişe sahip olduğu da bir gerçektir.

Kaldı ki CHP’nin kendisi de bir darbe ürünüdür.

Darbe ürünü bir partiden millete hayır gelecek hali yok.

e-mail:aozer42@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları