Ahmet Özer

Gıda hilekarlarına verilen cezalar caydırıcı değil

Ahmet Özer

İnsanoğlu her yaptığı işte olduğu gibi gıdada çok kazanma hırsı ile helal-haram ayrımı gözetmeden akla gelebilecek her türlü hileye başvurabiliyor.

Bu tarihin der döneminde olabildiği gibi günümüzde de görülmektedir.

Günümüz eskiden ayıran en temel özellik size bunun yaygınlaşması ve gözümüzün içine bakılarak yapılıyor olmasıdır.

Tarım Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde yayınladığı tağşiş ne yazık ki buz dağının sadece küçük bir kesitidir.

Bırakınız ürünlerin içinde görmediğimiz tağşişleri, gözümüzün önünde uluorta satılan ve pislik içindeki gıdalara izin verilmesi ve insanlarında bunu göre göre alıp yemelerine akıl sır ermemektedir.

Hadi satan muhterisin gözünü para hırsı bürümüştür ve biraz anlaşılabilir.

Peki, ya bunu alıp yiyenlere ne demeli?

Bu ürünleri gözleri önünde satılmasına söz yuman belediye yetkilileri ve Tarım Bakanlığı’nın sessizliğini nasıl karşılamalı?

Evet, bakanlıklar zaman zaman farklı şeylerin yapılmasını ve satılmasını yasaklayabiliyor. Ama iş bundan mı ibaret olmalı.

Denetim yapılmadığı veya yetersiz olduğunu herkes görüyor. Görmekle kalmayıp konuşuyor. İktidarın ve yerel yönetimlerin göz yummasını sürekli eleştiriyor.

Bazen eleştirenler bile ertesi gün gidip o sıhhatsiz ürünleri alıyor.

Kasapların vitrinlerinde ne eti olduğu veya hayvanın neresi olduğu, içine ne katıldığı belli olmayan sözde kıymalar 20, 25 bilemedin 30 liraya satılıyor.

Birileri alıyor ki, satışa devam ediliyor. Bakanlık denetliyorsa bu nedir? Denetlemiyorsa nedendir?

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı hileli gıda üreten firmaların sayısı ne yazık ki her geçen yıl daha da artıyor.

Yakalanırsa 22 bin liralık bir ceza ile kurtulan bu hilekârlara kesilen cezalar adeta ödül gibi. Adam milyonlarca lira götürmüş, milleti zehirlemiş, inancına aykırı şeyler yedirmiş, 22 bin lira ile kurtuluyor.

Burada bir adalet söz konusu mu?

Burada milletin korunduğundan söz edebilir misiniz?

Son bir yılda hileli gıda üretimi yapan firma sayısı 173’ten 618’e, hileli ürün sayısı da 282’den 1211’e yükselmesi bize bu işteki cezaların caydırıcı olmadığını gösteriyor.

Ceza caydırıcı değilse teşvik edicidir. O halde hiç uygulamayın daha iyi.

Bunu nereden biliyor? Çünkü bir önceki yıl tağşişten teşhir edilmiş firma bir sonraki listede yine yer alıyor da oradan.

Eskileri tabiriyle üç beşini Sultanahmet’te saldırmadan bu iş çözülmez. Bundan maksat ise ağır hapis cezası vermek ve o işletmesi süresiz kapatma ve tüm mallarına el koymak.

Çok mu acımasız oldu?

Asla hayır.

İnsanın hayatı bu kadar mı ucuz ki acımasız olsun?

Kim bilir o hilekârlar yüzünden kaç insanımız zarar gördü.

Bu hilekârlar bir de çıkıp ‘Müslüman’ olduğunu söylemiyor mu?

Oysa aldatan kişi Müslüman olamaz, keşke bunu bir bile bilsek.

Bunu biz demiyoruz, Hz Peygamber Efendimiz buyuruyor.

Yazarın Diğer Yazıları