AK Partide siyasete başlamadan önce kendilerini kimse tanımıyordu. Takii AK Parti iktidarında kendilerine bahşedilen makamları uzun yıllar işgal edip daha sonra makamlar ellerinden alınınca kendilerini bir şey zannedip biz varsak AK Parti ve Erdoğan var biz yoksak onlarda yok kibrine kapıldılar.
Zira bu sözü bir ben söylemiyorum sokakta birçok vatandaş kendi yüzlerine söylemektedir. Bu sözü duyunca ya o ortamı hemen terk ediyorlar ya da vatandaşa kendilerini anlatmak için çabalıyorlar ancak vatandaş tüm olanları bildiği için yine bunlara yüz vermiyor.
Ankaralı biri Ali Babacan’ı tanımadığı gibi Konyalı hiç kimsede Ahmet Davutoğlu’nu tanımıyordu. Ancak Recep Tayyip Erdoğan ismini Türkiye kırk yıldır biliyor takip ediyor ve seviyor.
Türk halkı Recep Tayyip Erdoğan’a sevgisini de 20 yıldır aralıksız seçip iktidarda tutarak göstermiştir.
Davutoğlu’nun AK Parti’de Genel Başkanı ve Başbakan olduğu dönemde kibirli olduğunu biliyorduk zira son girdiği seçimlerde aldığı %49,5 oyu kendi aldığı bu oyda Recep Tayyip Erdoğan’ın hiçbir payı olmadığını düşünecek kadar bir kibir abidesi haline geldi.
Oysa bu millet AK Parti’nin ve Davutoğlu’nun arkasında Erdoğan olduğunu bildiği için o oyu vermişti.
Şimdi aynı Davutoğlu kendi partisini kurdu o %49,5 oyu şimdi alsın da görelim kendisi de bu oyu alamayacağını biliyor olmalı ki kendisini hemen 6+1 masaya monte etti.
Davutoğlu’nun bu kibri şimdi den 6+1 masada da kendini göstermiş ve daha ilk buluşmada oturma sırasında masanın içinde tek Başbakanlık yapan kişi olduğunu bu sebeple masanın başında kendisinin oturması gerektiği sebebi ile kriz çıkardığı söylenmektedir.
Bu konu hakkında CHP’li Barış Yarkadaş geçtiğimiz hafta TV100 sitesinde yazdığı yazıda Davutoğlu için şu sözleri sarf etmektedir.
"Hoca" belli ki; yaşam biçimi haline getirdiği kibrinden vazgeçemiyor.
Altılı Masa’nın ilk günlerinde de Hoca’nın bu tavrı yüzünden uzun süre toplantılar yapılamamıştı.
Altılı Masa’nın genel başkanlarına “İçinizde Başbakanlık yapan tek kişi benim, o yüzden benim en başta oturmam gerekir’’ diye dayatan Hoca’nın bu tavrı büyük krize yol açmıştı.
Davutoğlu’nun kibri yüzünden bir süre toplanamayan Altılı Masa en sonunda herkesin eşit olduğu "yuvarlak masa" çözümünü bulmuş, partiler ise “alfabetik sıralama’’ya göre lanse edilmişti. Diyerek Davutoğlu’na tepki gösterdi.
Hem Babacan hem Davutoğlu çok iyi biliyorlar ki kendilerinin tek başına bir şey yapamayacaklarını ve kendilerinin AK Parti’yi bölmek için yapılan bir projenin parçası oldukları ve 6+1 masanın da bu projenin bir başka türü olduğunu.
Zira 6+1 masanın bir proje olduğunu biliyoruz ancak bunu en yetkili isimlerden biri olan İP’in başındaki isim Meral Akşener kendisi de ifade etmektedir.
Meral Akşener, yine katıldığı bir canlı yayında şöyle dedi:
"Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı'nı karıştırıyorsunuz. Cumhur İttifakı et-tırnak, mezara kadar, kader birliği. Gözleri yanıyor birbirleri hakkında konuşurken. Çok duygusal bir ittifak. Bizimki öyle değil ki, bizimki proje bazlı bir ittifak." Diyerek kendilerinin bir projenin ürünü olduklarını itiraf etmiştir.
Geçtiğimiz hafta Babacan ve Davutoğlu’nun açıklamaları Türkiye’nin gündemine oturdu.
DEVA Partisi’ Genel Başkanı Ali Babacan “Temel İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı. Açıklanan eylem planında "vatandaşlık" tanımı ve "anadilde eğitim"e ilişkin yer alan öneriler tartışmaya neden oldu.
Davutoğlu ise 6+1 masanın ortaklarının seçilen Cumhurbaşkanı’nın 6 Genel Başkanın onayı olmadan yönetemeyeceğini yönetmesi halinde kriz çıkacağını mecliste desteklerini ve ülkenin erken seçime gideceği yönündeki açıklamalarına masanın ortaklarından ses çıkmadı hatta Kılıçdaroğlu destekler mahiyette açıklama yaptı.
Ancak! Başta CHP’nin ve İP’in içinden bu açıklamalara tepki geldi. CHP’li ve İP’li siyasetçi ve gazeteciler Davutoğlu’nun içerde konuşulanları ifşa etmesini seçmende etki edeceğini ve yanlış olduğu söylediler.
Babacan ve Davutoğlu açıklamaları sonra ola ki seçilmeleri halinde ülkenin yaşayacağı krizin boyutu şimdiden ortaya çıkmaya başladı.
Üstelik yaşanacak olası bir krizin 2001 yılında Ecevit tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlatması sonucu ülke tarihinin en büyük krizini yaşadı. Bu krizde binlerce esnaf kepenk kapattı milyonlarca insan işsiz kaldı.
Şimdi olası 6+1 bir koalisyonunda böyle bir krizin daha ilk başlarda çıkmaması için hiçbir sebep yok.
Tüm bu açıklamalara bakıldığı zaman böyle bir yönetim biçimine milletin destek vermeyeceğine inanıyorum.
Millet bu kendilerine Millet ittifakı diyen 6+1 yapının kuruluş aşamasında kimlerin payı olduğunu çok iyi bilmektedir.
Zira bu masayı başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve terör örgütleri PKK, FETÖ ve DHKP-C ve toplumun ahlaki değerlerine savaş açmış LGBT gibi sapkın örgütler tarafından desteklemektedir.
Şimdiden Batı Türkiye’nin 2023 seçimlerine odaklanmış ve tüm hesaplarını Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ı devrilmesi üzerine yapmaktadır.
Tüm bu yapıların bir planı varsa hüküm sahibi olan ALLAH CC. nin de bir planı var elbette son planı da ALLAH CC. kurar.
Son olarak merhum şair Abdürrahim Karakoç’un sözü ile bitirelim;
"Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Haktan hakikatten yana bakın siz."
e-mail:[email protected]