Dünya ve Türkiye 2020 yılının başından beri Çin’in Wuhan kentinde yarasadan bulaştığına inandırılan ve sonra işin aslının öyle olmadığı bunun pandemi değil plandemi olduğu ortaya çıkan Covid19 dalaveresiyle uyutulmakta.
Bu süreçte Türkiye’de de tüm ülkeler ve insanlık ağır buhran ve siyasi ve iktisadi krizlere sürüklendi.
Sözde salgın ilk başladığında aşı geliştirme aşamalarının iki yıldan erken olmayacağı, bulunsa bile salgın devam ederken aşının işe yarayamayacağını hem resmi kurullar, hem de doktorlar bas bas bağırdılar. Hatta 8-10 yıl bile süreceğini söyleyenler oldu.
Meğer daha DSÖ’nün resmi algın ilanında önce aşı patent müracaatları bile yapılmış.
Sözde aşıları hazır olduğu halde korkunun tavan yapması için beklediler.
Korkuyu büyütmek için her araca başvurdular.
Bugün söylediklerini yarın arsızca tekzip ettiler ama bundan da utanmadılar.
8-10 sene süreceği iddia edilen aşılar 5-6 ay sonra piyasalarda arz endam etmeye başladı. Hem de pek çok firma tarafından…
Hiçbiri, klinik etkinlik ve yan etkilerinin daha geniş sayıdaki denekler üzerinde araştırılmadığı üçüncü faz aşaması hâlen tamamlanmadan yani daha onay almamış, üretimi bile başlamamış aşılar için ülkeler şirketlerin önünde kuyruğa girdirildi.
Bu yetmezmiş gibi bulduklarını iddia ettikleri sözde aşılarına hiçbir firma kefil değildi. Sadece firmalar değil devletler de kefil değil.
Süreçte bu sözde aşıları mesuliyeti aşı olan tarafından üstlenmek üzere dayattılar.
Olanlar yahu aşı olduğundan bile emin olmadığınız, yan etkilerini bilmediğiniz, mesuliyet bile almadığınız aşıları bize nasıl icbar ediyorsunuz bile demeden kuyruğa girdiler.
Bu yetmezmiş gibi sözde aşıları olmak istemeyenlere yaftaladılar, hakaret ettiler ve saldırdılar.
Sağlık Bakanı'nın verdiği bilgilere göre 40 milyon kişi ilk doz sözde aşıdan oldu.
22 milyon kişi ise direniyor. Geri kalan ise 18 yaş aldı gençler ve çocuklar.
Hâsılı 18 yaş üstünde üç kişiden ikisi sözde aşıdan oldu, üçte biri ise uzak duruyor. Bunca korku ve dayatmaya rağmen 22 milyon kişinin sözde aşılardan olmaması sessiz çığlığın habercisi. Siyasetin bunu görmesi gerek.
Özellikle gençler sözde aşıya itiraz ediyor. Gençleri anlamayanın geleceği yok bunu da görmek şart.
Korku ve cebir ile bir yere kadar.
İnsanların bu küresel oyuna karşı sessiz de olsa bir tepkisi var.
Bu konuda başka hiçbir mesele, hiçbir gündem, hiçbir dert yokmuş gibi dayatmaya devam etmenin siyasi faturasını da akıldan çıkarmamak gerek.
Ayrıca yan etkileri, yol açtıkları bir yana dursun olanı bile korumayan bir aşıya milyarlarca dolar ödeyip yaptırmanın faydası olmadığını görmek için daha neyi bekliyoruz.
ABD bile PCR testlerinin işe yapmadığını kabul etti. Bunca ekonomik meseleye rağmen bu işe neden para ödemeye devam ediyoruz. Neden gribi öldürüp yerine koronayı koyma konusunda ısrarcıyız.
Neden sadece Batının söylemlerini gerçekmiş gibi tekrarlayan aşı pazarlamacılarına kulak kesilip, gerçekleri ifşa için canhıraş mücadele edenlere kulak kesilmiyoruz.
Kulak kesilmek bir yana onları yaftalamakla elinize ne geçecek.
Sözde aşılara itiraz edenler, PCR’a da itiraz ediyorlar, buna rağmen koronayı aşı olmayanların yaydığını söyleyerek meselesi çözebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Milletin hem ekran düzenbazları, hem de gerçek dışı beyanlara itibar etmediğini görmeme konusunda ısrarın kime ne yararı var?
Tezlerine veya iddialarına güvenmeyenler sözde aşılardan olmayanlara saldırıyor.
Bu kiralık kalemler, sözde gazeteciler veya sözde bilim adamları utanmasalar bu insanları katledelim bile diyecekler.
Belki bundan sonra onu bile derler.
Bazı sözde doktorlar “köpek gibi sokakta aşılayacağız” bile demedi mi?
Sabah Gazetesinin Bodrum gecelerinden başka bir bilgisi olmayan Yüksel Aytuğ adlı magazincisi, nereden cesaret alıyorsa “Aşıyı reddedene uzaktan iğne atılsın” başlıklı bir yazı kaleme alıyor ve bu da basılabiliyorsa, hiçbir etkisi yetkisi olmayan sendikacı sözde ekmeklerini aşısızlara satmamaktan söz ediyorsa bu iş bir nevi kalpazanlığa doğru ilerliyor.
Bu dili kullananların ülkeye ihanet ettiğini elbette çok yakında herkes görecek.
Unutmayın ki, gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkar.
Yazdıklarınız ve söylediklerinizde arşivlerden çıkarılıp bir paçavra gibi yüzünüze atılır.
Ayrıca aşı tıbbi bir müdahaledir ve anayasa ve kanunlarımıza göre tıbbi müdahale kişinin rızasına bağlıdır.
Zorla ilaç içirmekte, ameliyat etmekte, aşı yapmakta suçtur ve insani değildir.
Mâdem aşılar insanları koruyor ve siz de aşınızı olduğunuz peki bunca vaveyla niye?
Yok, aşılar korumuyorsa niye oluyorsunuz?
Siz oldunuz ve korunduğunuza göre olmayanları niye tehdit ediyorsunuz?
Unutmayın tehdit de suçtur.