Türkiye yaklaşık 1,5 yıldır dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Covid19 pandemisi sebebi ile binlerce esnafın işyerlerini kapalı tutması ve insanları evlerine hapsedilmesi ve hayatın durma noktasına getirilmesi sürecini yaşadı.
Nihayet bu süreç ne kadar süreceği belli olmasa da geçen hafta Bakanlar Kurulu toplantısından sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Temmuz’dan itibaren normalleşmeye dönüleceğini söylemesi bir nebze olsun rahatlamaya sebep oldu.
İşyerlerinin açılacağını, şehirlerarası seyahat engelinin kalkacağını ve şehir ve şehirlerarası toplu ulaşım araçlarında uygulanan % 50 kapasite ile taşımanın da kalkacağını söyledi.
Ancak! Faydasından çok zararı olduğu nerdeyse birçok tıp insanının hemfikir olduğu yazın sıcak havada insanları bunaltan bu maskeden hala kurtulamadık.
Böyle giderse de yakın zamanda kurtulacağa benzemiyor. Zira Bill’in kurulunun açıklaması aşılama oranı %70’e yani nüfusun 55 milyonu aşılandığı zaman belki kurtulabiliriz.
Devlet başta sağlık olmak üzere TSK, Emniyet ve MEB olmak üzere tüm kamu personelinin izni olup olmadığı sorulmadan herkesi aşı yaptı.
Peki özel sektör çalıştırdığı personeline neden zorunlu tutar?
Aşı konusunda uygulanan bu mobbing’ide anlamak mümkün değil.
Mobbing’in kelime anlamı; “İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan bir uygulamadır.
Sosyal medyada yayınlanan kurumların elemanlarının aşı olması yoksa işe gelemeyecekleri yönündeki tehdit içerikli yazıları kraldan çok kralcı zihniyetin tezahürüdür.
Bu işletmeler çalışanlarına aşı olma zorunluluğu getirmesi ve işten çıkarmakla tehdit etmesi ve aşıya zorlaması TC. Anayasanın 17. Maddesine göre suçtur.
Bu kişi ve kurumların bu kadar aşı yapma hevesi sadece halk sağlığını düşünmek mi yoksa başka bir sebebi var mı?
İşlerine gelince demokrasi fikir hürriyeti, işlerine gelmediğinde hepsini çöpe atanlar için peki geçerli olmasa da bu ülkede kimse aşı olmak isteyen bir kişiye ‘neden aşı oldun’ deme hakkı yok ise (ki yok) aşıya karşı olan birine ‘neden karşısın’ deme hakkı yoktur, olamaz.
Zira bu konu Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasasına göre kişilerin onay vermeden aşı da dâhil tıbbî müdahale yapılamaz. Olağan üstü halde bile zorla aşı yapılamaz.
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz."
Anayasa bu kadar açık iken bir insanı aşı olmaya zorlamak Anayasaya aykırıdır. Bunu farklı yollar ile yapmakta aynı seviyede Anayasaya aykırıdır.
Anayasa bu kadar açık iken kimse kimseye zorla yâda farklı şekillerde mecburi aşı yaptıramaz.
Şimdiden birçok sağlıkçının bilerek veya bilmeyerek aşının bir faydası olmadığı yönünde itiraflar gelmeye başlamıştır.
Bu itiraflar aşı karşıtı kişilerin daha işin başında ne kadar haklı olduklarını göstermektedir.
Allah sonumuzu hayretsin.