Ahmet Kuş

Sadaka Taşları

Ahmet Kuş

2017 yılının bize ulaşan son hediyesi sevgili dostum Mustafa Yılmaz ve Şemsettin Şeker tarafından hazırlanan “İnfak ve Zarâfet” adlı kitap idi. Zeytinburnu Belediyesi tarafından kültür dünyamıza kazandırılan kitap bu alanda yayınlanan nadir eserlerden biri. Sadaka taşlarının mimari ve kültürel hususiyetlerini ele alan kitap bendenizin de ilgi alanlarından birini konu edindiği için kitabı hızlı bir şekilde inceledim ve sıcağı sıcağına sizlere tanıtmaya karar verdim. Sadaka taşları, Türk-İslam kültürünün ortaya koyduğu dinî ve insanî bir uygulamadır. İlk olarak Selçuklu döneminde ortaya çıktığını tahmin ettiğimiz sadaka taşı uygulaması Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Türklere has bir uygulama olan sadaka taşlarının ortaya çıkış amacı, sadakanın gösteriş için değil, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla verilmesidir. Zaten ayet ve hadislerle de sabit olan bu konunun en dikkat çekici yönü de budur. Sadaka verirken en önemli şey ihtiyaç sahiplerini incitmemek ve riyadan kaçınmaktır.

“Sıdk” sözcüğünden türeyen sadaka; doğruluk, samimiyet, kalp temizliği gibi anlamlara gelir. Sadaka, Allah’ın rızasını kazanmak için, ihtiyaç sahiplerine karşılıksız verilen maddî ve manevî yardımları ifade eder. Kitaptan öğrendiğimize göre, sadaka Kur’an-ı Kerim’de 13 ayrı yerde geçer. Bunun yanı sıra sadaka, hadis-i şeriflerde de yaygın bir şekilde yer alır.Kur’an-ı Kerim’de bulunan sadaka ile ilgili ayetlerden bazıları şu şekildedir; “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Bakara, 264). “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır.” (Bakara, 267). “Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Bakara, 271).

Ayet ve hadislerle teşvik edilen iyilik, cömertlik, yardımlaşma gibi güzel hasletlerin vasıtası olan sadaka için belirtilen “riya ve kibirden uzak olma” kaidesi, Türk kültüründe sadaka taşı uygulamasını başlatan önemli bir etken olarak görülebilir. Zekât taşı, zekât kuyusu, dilenci mihrabı, hacet taşı, ihtiyaçgâh, fukara taşı, hayrat deliği, sadaka oyuğu/kovuğu, sadaka çukuru, kayıp taşı-kovuğu gibi muhtelif isimlerle de anılan sadaka taşları genellikle cami, mescit vb. yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para ve benzeri şeylerin bırakıldığı özel yerlerdir. Sadaka taşlarının dikilme ve kullanılma gayeleri arasında Allah’ın rızasını kazanma, ihtiyaç sahibi kimselerin sıkıntılarını giderme, iyilik yapma, maddî sıkıntılara çare bulma gibi hususlar ilk sırada yer alır. Sadaka taşları, açlık ve ihtiyaçtan doğabilecek hırsızlığı ve dilenciliği önler. Sadaka taşları aynı zamanda, ihtiyaç sahiplerinin himayesini sağladığı gibi onlara “alan el” olmanın utanç ve ezikliğini yaşatmaması hasebiyle de gayet zarif bir yardımlaşma şeklidir. Vakıf, zaviye, aşhane gibi yerlere müracaat edemeyen mahcup fukaranın imdadına sadaka taşları yetişmiştir. Bu vesileyle “alan el” hicaptan, “veren el” de gurur ve riyadan korunmuştur. İyilik yapmak isteyenler taşın oyuk kısmına para, ekmek, meyve, sebze, elbise gibi şeyler bırakır, ihtiyaç sahibi de istediği kadarını alır.

Selçuklu ve Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü birçok şehirde yer alan sadaka taşları Konya’da da bulunmaktadır. Kitapta diğer şehirlerin yanı sıra Konya’daki sadaka taşlarının bazılarına da yer verilmiştir. Başarabey Mescidi’nin köşesinde yer alan sadaka taşı, Sahip Ata Camii portalinde yer alan sadaka kovuğu, Sarıyakup Camii’nin girişinde yer alan sadaka taşı ve Hacı Fettah Çeşmesi’nin yan tarafında yer alan sadaka taşı kitapta bulunan Konya’daki sadaka taşı örnekleridir. Elbette ki Konya gibi Selçuklu devletine başkentlik yapmış ve Osmanlı döneminin de önemli şehirlerinden biri olan Konya’da bulunan sadaka taşları sadece bunlarla sınırlı değil. İnşallah Konya’daki diğer sadak taşlarını da bir sonraki baskıda yer almak üzere Mustafa Yılmaz kardeşimize ileteceğiz. Sadaka taşlarının ele alındığı “İnfak ve Zarâfet” kitabını kültür dünyamıza kazandırdıkları için Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’a, kitabın müellifleri Şemsettin Şeker ve Mustafa Yılmaz kardeşlerimize en kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz.     

Yazarın Diğer Yazıları