
Obruk Kitabı
Ahmet Kuş
Bugün sizlere Obruk köyü hakkında yeni çıkan bir kitabı tanıtacağız. Bizim de memleketimiz olan Obruk her ne kadar köy olarak bilinse de oldukça geniş bir alanı kaplayan bir coğrafyanın adıdır. Obruk sözcüğü Çağatay lehçesinde mağara¸ oyuk¸ çökük¸ içi boş yer anlamlarına gelmektedir. Daha önce mamur bir yerleşim birimi olan tarihî Obruk köyünden geriye Selçuklu dönemine ait bir han¸ cami ve mezarlık haricinde pek fazla bir şey kalmamıştır. Han¸ cami ve mezarlık da Obruk adıyla bilinir. Adını sınırları içerisinde bulunan gölden alan Obruk köyü sürekli göç verdiği için küçülerek birkaç haneden ibaret bir yerleşim birimi halini almıştır. Daha önce Obruk’ta ikamet eden ailelerin çoğunluğu yine Obruk sınırları içerisinde yer alan köy ve yaylalara göç etmişlerdir. Bu aileler içinde köyle bağını kesip tamamen Konya ya da Aksaray’a yerleşenler de bulunmaktadır.
yaklaşık 80 km uzaklıkta bulunan Obruk¸ Konya-Aksaray yolunun 4 km içerisinde yer almaktadır. Obruk¸ şu anda bölgenin en büyük köylerinden biri olan Kızören’in kuzeyinde bulunmaktadır. Zaten Kızören de Obruk dağıldıktan sonra kurulan bir köydür. Selçuklu döneminde Aksaray sınırları içinde kalan Obruk¸ Cumhuriyet’in ilanından sonra Konya iline bağlanmıştır. Yakın zamana kadar Konya’nın bir köyü olan Obruk¸ 2012 yılında yapılan kanunî düzenlemeyle birlikte Karatay ilçesine bağlı bir mahalleye dönüşmüştür. Obruk platosu Eskil¸ Emirgazi¸ Altınekin ve Karapınar’a bağlı köylerle çevrilidir. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Obruk havalisinde 18 köy ve 33 yayla bulunmaktadır.
Geçmişi çok eskilere dayanan Obruk ve çevresi Selçuklulardan önce de çeşitli kavimlere ev sahipliği yapmıştır. Bunun en önemli delili Obruk Hanı’nda kullanılan devşirme taşlardır. Devşirme taşlar bu civardaki antik şehir kalıntılarından getirilmiştir. Devşirme taşlar düzeltilerek mezar taşı olarak da kullanılmıştır. Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri kervan yolu üzerinde yer alan Obruk¸ Selçuklu döneminde bölgenin önemli menzillerinden birisidir.
ve hana adını veren Obruk Gölü bölgedeki en derin sulu obruktur. Kızören Obruğu adıyla da bilinen gölün derinliği 145 metredir. Obruk Gölü zaman içerisinde arazinin çökmesiyle oluşmuştur. Çocukluğumda su seviyesi yüzeye yakın olduğu için gölde yün ya da çamaşır bile yıkanabiliyordu. Bu bölümde sazlıklar bulunuyordu. Gölün diğer kıyıları günümüzde olduğu gibi kayalıktı. Kayalık bölümlerdeki küçük mağaralarda güvercin yuvaları bulunurdu. Yaz mevsiminde göle gelen ördekleri izlemek çocukluğumuzun en keyifli anlarından biriydi. Etrafta açılan su kuyularının artmasıyla birlikte gölün suyu çekilmeye başladı. Bir zamanlar yüzeye yakın bir seviyede bulunan suya artık dokunmak mümkün değil. Yıllar önce gölün güney tarafına su pompası takıldıktan sonra su seviyesi daha da aşağıya indi. Bu pompa yardımıyla gölden çekilen sular tarla sulamasında kullanıldı.
denince el dokuması halı ve kilimlerden de bahsetmek gerekir. Kökeni Selçuklu dönemine kadar giden Obruk dokumalarının şöhreti bir hayli fazladır. Özellikle Obruk kilimleri motif¸ desen ve renkleriyle koleksiyonerlerin en çok aradığı parçalardır. Kilimin yanı sıra cicim¸ tülü ve sumak da Obruk civarında bir zamanlar dokunan ürünlerdir. Köyden şehre göç¸ dokumacılıkta makineleşme¸ hayvancılığın azalması gibi sebeplerle diğer köylerde olduğu gibi Obruk’ta da el dokumacılığı bitmiştir. Maliyeti yüksek olan el dokumaları¸ çok daha ucuza temin edilebilen ve fazla renk seçenekleriyle piyasaya sunulan makine halılarının karşısında rekabet edememiştir. Talebin azalmasıyla birlikte el dokumacılığı da Obruk bölgesinde tamamen yok olmuştur.
Karatay Belediyesi’nin 2016 yılında yayımladığı “Tarihi¸ Kültürü¸ Sanatı¸ Dokumaları ve Menzil Hanı ile Obruk” kitabı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdemir tarafından hazırlanmıştır. 192 sayfadan oluşan kitapta Giriş¸ Türklerde Dokumacılık ve Obruk Dokumaları¸ Obruk Gölü ve Obrukların Oluşumu¸ Obruk Mezarlığı¸ Obruk Camileri¸ Obruk Hanı ve Sonuç bölümleri bulunuyor. Konya’da faaliyet gösteren Doğuş Ofset tesislerinde basılan kitabın görsel tasarımı Adem Akca tarafından yapılmıştır. Alanında bir ilk olan eser bugüne kadar Obruk yöresiyle ilgili yayımlanan en kapsamlı çalışmadır. Önemli bir Selçuklu yerleşmesi olmasına rağmen nedense bugüne kadar Obruk’la ilgili herhangi bir eser yayımlanmamıştır. Kanaatimizce bu eser bu alanda önemli bir boşluğu dolduracaktır.
Kitapda genellikle han ve camilerin mimari yapısı¸ mezarlık¸ göl ve dokumacılık ele alınmıştır. Söz konusu hususlar bütün yönleriyle anlatılmasına rağmen Obruk yemekleri¸ ekonomi¸ gelenek ve görenekler gibi bölümler yer almamıştır. Oysa mimari kadar yörenin folkloru da son derece önemlidir. Hatta böyle bir kitapta Obruk şivesi ve bu yörede kullanılan deyimler¸ atasözleri ve kelimeler bile yer almalıydı. Özellikle Obruk mutfak kültürü Selçuklu mutfağının yaşayan bir örneğidir. Obruk yemekleri Selçuklu yemekleri ile büyük oranda benzerlik göstermektedir. Bu eksiklikler daha sonra hazırlanacak ikinci bir ciltte yer alırsa çok hayırlı bir hizmet ifa edilmiş olur. Tüm bu eksikliklere rağmen yine de Obruk kitabının yayımlanmış olması bizleri çok memnun etmiştir. Bu kültür hizmeti vesileyle Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli’yi tebrik ediyoruz. Kitabın yazarı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdemir’e de böylesine güzel bir çalışmaya imza attığı için en kalbi şükranlarımızı sunuyoruz.