Ahmet Kuş

Hüzeyme Yeşim Koçak ve 'Sarılmak' Romanı

Ahmet Kuş

Bu hafta sizlere Konya’da yaşayan Yazar Hüzeyme Yeşim Koçak Hanım’dan bahsedeceğiz. Yazdıklarını çok daha önceden okusak da Hüzeyme Hanım ile tanışıklığımız Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin düzenlediği toplantılar vesilesiyle oldu. Geçtiğimiz aylarda Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından düzenlenen Bolu gezisine Hüzeyme Hanım ve eşi Faruk Koçak ağabey de katılmıştı. Hüzeyme Hanım, gezi sırasında “Sarılmak” romanını bize de takdim etmişti. Romanı geçtiğimiz hafta içerisinde bitirmek nasip oldu. Otobiyografik bir eser olan “Sarılmak” gerçekten etkileyici bir roman. Hüzeyme Hanım’ın üslubu ve özenle seçtiği kelimeler ise romana ayrı bir etki katmış. Gerçekçi birisi olmama rağmen bazı bölümlerde gözyaşlarımı tutamadığımı itiraf etmeliyim. Romanda duygusal bölümler oldukça fazla. Hüzünlü bir konudan oluşan roman, Hüzeyme Hanım gibi Türk dilinin inceliklerine vakıf biri tarafından kaleme alındığı için daha da sürükleyici bir hâl almış. Açıkçası bendeniz Türk dilini pek fazla ustaca kullanamadığım için Hüzeyme Hanım gibi yazarları gıpta ederek okuyorum.

İlk baskısı 2011 yılında yapılan “Sarılmak” romanının ikinci baskısı ise 2016 yılında yapılmış. “Sarılmak”, İLESAM – AKÇAĞ 2010 yılı roman yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüş. Usta bir senarist tarafından uzun metrajlı filme ya da diziye dönüştürülebilecek bir olaylar örgüsüne sahip olan romanın arka kapağında şu satırlar yer alıyor; “Sarılmak; çetin, sancılı bir süreçle karşı karşıya kalan bir ailenin hayata tutunma, yaşama savaşından kesitler. Bir yolculuk, direniş ve ‘insanlaşma’ davasının romanı… Gönlü işleyen nakkaşlar; sarmaşıklar; muhabbetin gerçeğinde seyre dalanlar… Ki aşk da bir sema gülüşü olduğu kadar; bir ‘Sar(ıl)mak’ eylemi değil midir? Geçmişten derinden süzülüp gelen, zamanı mekânı aşan bir keşif hikâyesi…” “Sarılmak”, başlayınca elinizden bırakmak istemeyeceğiniz bir roman. Sürükleyici bir üslupla kaleme alınan roman da yazarın diğer kitapları gibi akıcı ve duru bir dile sahip… Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” gibi hastalık olgusunun işlendiği “Sarılmak” da psikolojik bir roman. Dramatik bir üslup egemen olan romanda hüzün, keder, acı; etkili ve vurucu bir şekilde işlenmiş. Hüzeyme Hanım “Sarılmak”ta hüznün dilini, üslubunu, ifade şeklini ustaca ortaya koymuş. 

Kütahya’nın Tunçbilek ilçesinde doğan Hüzeyme Yeşim Koçak meşhur bir aileye mensuptur. Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay ve Prof. Dr. Mehmet Naci Bolay amcalarıdır. Babası İsa Ruhi Bolay’ın görevi vesilesiyle çocukluk yılları Kütahya’da geçen Koçak, ilk ve orta öğrenimini Kütahya’da tamamladı. 1976 yılında İstanbul Kandilli Kız Lisesinden mezun oldu. Faruk Koçak Bey’le evlendikten sonra Konya’da yaşamaya başladı. İlk hikâyesi 15 Ekim 1971 tarihinde Diyanet dergisinin “Çocuk Köşesi”nde yayınlandı. 1977-1981 yılları arasında Konya Postası, Hamle, Türkiye’de Yarın gibi Konya gazetelerinde yazıları yayınlandı. Türk Edebiyatı Dergisi ve Vakfının açtığı, Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmasında 1997, 2000, 2001 yılında ödül aldı. “Sinderella’nın Pabucu” adlı romanıyla 2002 yılında Beyan Yayınevi’nin açtığı ilk romanlar yarışmasında üçüncülük ödülüne layık görüldü. Hâlen haftada bir gün Merhaba gazetesinde yazılar kaleme alan Koçak’ın ürünleri Yedi İklim, Edebiyat Otağı, Gözyaşı, Külöykü, Barem, Ortanca, Berceste, 40ikindi, Edebistan gibi dergi ve internet sayfalarında yayınlandı. Saklı Değerler, Muhabbet Buyursun Gelsin, Bekleyen, Havva Hanım’ın Gamzesi, Edebiyatçıysam Ne Olayım, Bırakın Güzel Konuşsun, Bana Gönülden Çalıp Söyle, Ey Ruh(um) Geldinse Masaya Vur, Ötede, Edibâne Süz(ül)üşler, Şapkamın Altı, Çoban Aşkın Çocuğuydu, Sarılmak ve Nefha yayınlanmış kitaplarıdır.

Hüzeyme Yeşim Koçak Hanımefendiye Allah’tan sağlıklı ve huzurlu bir hayat dilerken sözlerimize yazar Emre Miyasoğlu’nun 31 Aralık 2003 tarihli Millî Gazete’de yayınlanan “Bizim Saklı Değerlerimiz” başlıklı yazısından küçük bir bölüm aktararak son verelim; “Hüzeyme Yeşim Koçak gerçekten kibar bir yazar. Dili ve anlatımıyla nazik bir tavrı var. Sözleri; vuruculuktan, incitici keskinliklerden uzak, küçük bir çocuğu sever gibi ama bir o kadar da ciddi. Samimi üslubuyla anlattığı duygularda hep bir sevecenlik, bir yumuşaklık var. Özellikle kullandığı sıfatlar, betimlemeler güzel bir zincirin halkası gibi ardı ardına sıralanıyor ve insanın aklında hüzünlü ya da sevinçli bir olayı hoş bir hatıra halinde bırakıveriyor. Hikâyelerindeki samimi hava, okuyucuyu kazanmasını sağlıyor. Dahası, yaşananları okuyanın hafızasına da kendi hatırası imiş gibi yerleştiriyor. (…) Hüzünlü bir mutluluk da denebilir, Hüzeyme Hanım’ın dünyasına. Ne çılgınca bir mutluluğa, ne de zavallıca acılara yer var onun dilinde. Arabesk de yok, aşırılık da. Kanaat ve sabır anahtar kelimeleri.”                                   

Yazarın Diğer Yazıları