Ahmet Kuş

Gidişat İyi Değil

Ahmet Kuş

Medyada yer alan haberlere göre son yıllarda ülkemizde suç işleme oranlarında ciddi bir artış var. Kamuoyuyla paylaşılan istatistikler de bunu teyit ediyor. Biz konuyu rakamlar bazında değil de daha çok içtimaî açıdan ele alacağız. İnsanları suça iten sebepler nelerdir? Suçu önlemeye yönelik ne gibi tedbirler alabiliriz? Bu konuda bize düşen görevler nelerdir? Gibi sorulara cevap aramaya çalışacağız. Suça ilişkin haberlerin medyada çokça yer alması¸ bizim gibi kanunlara ve dinî kurallara bağlı olarak yaşamını sürdüren mütedeyyin insanları endişeye sevk ediyor. Her ne kadar basın hürriyeti olsa da uyuşturucu¸ fuhuş¸ şiddet¸ cinayet ve cinsel sapıklıklara ilişkin haberlerin medyada ön plana çıkarılması ve adeta reklâmının yapılması bizleri rahatsız ediyor. Bu tür rezillikler¸ haber değeri olsa da gözümüzün içine sokarcasına değil de daha küçük puntolarla ve daha geri planda verilmeli. Bazı televizyon kanalları haber olarak bu tür olayları ön plana çıkardıkları için onlara diyecek bir şeyimiz yok… Zaten desek de bir şey değişmez. Onlar suçu reklâm etmeyi ilke edinmişler.    

 

İstatistikleri incelediğimiz zaman suç işleme oranıyla eğitim düzeyi arasında bir bağlantının olduğunu gördük. İstatistiklere göre eğitim düzeyi düştükçe suç işleme oranı da artıyor. Bir suç işleyip de ceza alanların da çoğunluğu eğitim düzeyi düşük kişilerden oluşuyor. Suç sadece çağımızın bir meselesi değil elbette. İnsanoğlu yaratıldığı günden beri suç işleniyor¸ işlenmeye de devam ediyor. Suçu tamamen önlemek neredeyse mümkün değil fakat alınacak tedbirlerle en aza indirmek mümkün. Kanaatimizce suçu önlemeye yönelik tedbirlerin en önemlisi toplumun eğitim düzeyini yükseltmektir. Normal eğitim müfredatının yanı sıra son yıllarda “değerler eğitimi” adıyla bilinen dinî ve ahlakî eğitime de azami derecede öncelik vermeliyiz. Okullardaki eğitimden ziyade kişinin ailesinden aldığı eğitim daha etkilidir. Bir toplumda aile yapısı ne kadar sağlam olursa o toplum o derece sağlam olur. Türk toplumu olarak aile içi eğitime daha da fazla önem vermeliyiz. Çocuklarımıza sahip çıkarsak onları tehlikelere karşı daha rahat koruyabiliriz.

 

Endişemizin daha iyi anlaşılması için yaşadığımız şehirden¸ yani Konya’dan daha somut örnekler vererek yazımıza devam edelim. Her gün medyada öyle haberler okuyoruz ki çoğunu burada yazmaya bile hayâ ediyorum. Muhafazakâr dediğimiz¸ mütedeyyin dediğimiz bir Orta Anadolu şehrinde böyle şeyler oluyorsa¸ diğer büyükşehirlerin hâlini siz düşünün artık! Yahu yaşını başını almış bir adam¸ üstelik emekli bir din görevlisi camide fuhuş yapacak kadar alçalır mı? Ne oldu da zıvanadan çıktı bu toplum? Konya’nın merkezî bir caddesinde¸ üstelik tarihî bir mezarlığın yakınında gencecik kızların fuhuş pazarlığı yapışını nasıl izah edebiliriz? Kadınlar Pazarı’nın yakınında salaş bir otelde kalan fuhuş tuzağına düşmüş genç kızları görmeyecek kadar gözü kör mü bu devletin? Kör değilse nedir bu acizlik? Devlet devletliğini hissettirmezse toplum olarak daha çok kurban veririz suç çetelerine…

 

Çocukları ve gençleri suça iten sebeplerden biri de sosyal medyadır. Maşallah¸ halkımız sosyal medyaya bir girdi¸ pir girdi! Mahremiyet diye bir şey kalmadı. Şimdi her şey ortaya saçıldı. Niye her şeyinizi milletin gözüne sokarcasına afişe ediyorsunuz? Yahu yediğiniz her haltı paylaşmak zorunda değilsiniz. Günün önemli bir kısmını sosyal medyada geçirenler var. Hiç mi işiniz yok? O bunu giymiş¸ diğeri şuraya gitmiş¸ şu filanla oturmuş kalkmış… Böyle sosyallik olmaz¸ bu işin cılkı çıktı. Geçenlerde televizyon izlerken rastladım. İki tane kadın evde oturmuşlar¸ bira ve sigara içiyorlar. Utanmazlar kendi yedikleri halt yetmezmiş gibi küçücük çocuğa bira ve sigara içiriyorlar! Bu nasıl bir aymazlık¸ bu nasıl bir vicdansızlık ki bir de yedikleri naneyi sosyal medya hesabından paylaşıyorlar. Üstelik bu kadınlardan birisi çocuğun annesi… Çivisi çıktı bu toplumun… Âcizane benim tavsiyem sosyal medyayla aramıza biraz mesafe koyalım. Kendimizi fazla kaptırmayalım. Sonuçta bizler inanan insanlarız¸ her yaptığımız şeyden hesaba çekileceğiz. Malayani işlerin kimseye faydası olmaz. Yazdıklarımızın topluma bir faydası dokunacaksa paylaşalım.     

 

Dikkat ederseniz kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda ciddi bir artış var. Savunmasız bu iki grup mağdur oluyor çoğu zaman… Devlet olarak¸ sivil toplum olarak¸ birey olarak bu iki gruba yönelik çözümler üzerinde kafa yormalıyız. Terör¸ uyuşturucu¸ şiddet¸ fuhuş çetelerinin en kolay tuzağa düşürdüğü kitle bunlar. Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi öncelikle ailemize¸ çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Bu suç örgütleriyle mücadelede her zaman devletimizin yanında yer almalıyız. Şüpheli gördüğümüz her şeyi emniyet güçlerine bildirmeliyiz. Unutmayın¸ her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Biraz dikkatli olursak¸ olan biteni görmememiz imkânsız!                    

 

    

 

Yazarın Diğer Yazıları