Bir Havuzun Hikâyesi – II
Ahmet Kuş
Giriş bölümünü geçen hafta yayınladığımız “Bir Havuzun Hikâyesi” başlıklı yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. “Belli bir alımlayıcı kitlesine veya bu kitlenin temsilcilerine yapılacak her gönderme yoldan saptırır; ‘ideal’ alımlayıcı kavramı ise, bununda ötesinde, sırf bir insan varoluşu ve özü varsaymak durumunda kaldıkları için bütün teorik sanat tartışmaları açısından sakıncalıdır. Sanatın kendisi de insanın maddi ve tinsel özünü koşul sayar, gelgelelim hiçbir sanat eseri onun dikkatini, göstereceği tepkiyi koşul saymaz. Hiçbir şiir okur için yazılmamış, hiçbir resim bakan için yapılmamış, hiçbir senfoni dinleyici için bestelenmemiştir.” Sanatçının metni Osmanlıcaya çevirtip yazmasındaki asıl amaç dil devrimiyle bir milletin bir günde nasıl geçmişiyle bağlarının koptuğunu ortaya koymaktı. Havuz içerisinde girdap yaparak dönen suyun havuzun merkezindeki bir delikten içeriye akmasıyla yine girdap şeklinde dört dilde yazılan yazılara da dikkat çekilmek isteniyordu. Bir toplumda iki ayrı alfabenin farklı mekânlarda farklı süreçlerde yaşamış olması Joanna Rajkowska’nın dikkatini çekti ve bu çelişkiyi gündeme getirebilmek için projesinde aynı metnin dört ayrı yazılımını kullandı. Rajkowska havuzun yanı sıra Walter Benjamin’in “Çevirmenin Görevi” adlı eserini Osmanlıcaya çevirtip Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne hediye etti. Böylelikle dildeki değişime dikkat çekebilmek için Osmanlıcaya çevrilen eseri Osmanlıca kitapların arasına dâhil etti.
Havuz 20 Ekim 2010 tarihinde düzenlenen bir törenle açıldı ve projenin Konya etabı tamamlandı. Havuz açıldığı dönemde bir hayli ilgi gördü fakat daha sonraki günlerde bazı eleştiriler de gündeme geldi. Havuza en ciddi tepkiyi görme engelliler gösterdi. Konya’da yaşayan görme engelliler yayaların yoğun olarak kullandığı bir alana yapılan havuzu birkaç kere basın toplantısı düzenleyerek protesto ettiler. Etrafında belirgin hiçbir uyarıcı levha ya da görme engellilere yönelik işaret bulunmayan havuzun özellikle yayalar için akşam ve kışın büyük sıkıntılara yol açacağı ifade edildi. Bu eleştirilere karşılık Konya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri havuzun etrafını görme engellileri uyaracak kabartmalı plastik kare bir şeritle çevirdiler. Havuzun etrafı hissedilebilir kılavuz izlerle çevrildiği için bu mesele de nispeten halledilmiş oldu. Havuzla ilgili diğer bir eleştiri de havuz açıldıktan sonra yan tarafındaki zemine yapıştırılan tanıtım levhasıyla ilgiliydi. Bu seferki eleştiri tanıtım levhasının üzerindeki Türk bayrağından dolayıydı. Bir siyasî parti ve bazı vatandaşlar tarafından bayrağımızın insanların çiğneyip geçtiği bir yere koyulmasına tepki gösterildi. Bu eleştirilerden sonra üzerinde Türk bayrağı ve Avrupa Birliği bayrağı bulunan tanıtım levhası kaldırıldı. Uzunca bir dönem tanıtım levhası yer almayan havuza bir süre sonra yeni bir levha takıldı. Fakat bu seferki levha havuzun biraz daha uzağına, Şerafettin Türbesi’nin bulunduğu yeşil alan içerisine monte edildi. Daha önceki eleştirileri göz önünde bulunduran yetkililer bu kez tanıtım levhasını 70 -80 cm’lik bir mermer düzeneğin üzerine taktılar. Belediye tarafından kış günleri için de bir çözüm düşünüldü. Kışın suyu boşaltılan havuzun üzeri bir örtüyle kapatıldı. Örtü zeminle aynı hizada olduğu için yayalara bir engel teşkil etmedi. Havuzla ilgili en önemli sorunlarından birisi de mermerlerin yeterince temizlenmemesi. Şayet “Kültür Havuzu” Hükümet Meydanı’nı süsleyen ve insanlara bir mesaj ileten bir öğe olmaya devam edecekse temiz tutulması gerekir. Etrafına toplanan güvercinler de havuza ayrı bir görünüm kazandırdı. Tahminimce güvercinlerin havuzun etrafını mesken tutması da sanatçı tarafından öngörülmeyen bir gelişmeydi.
Konya’da bu tartışmalar ve değişiklikler devam ederken diğer şehirlerdeki eserler de tamamlandı ve proje sona erdi. British Council projede yer alan şehirleri, sanatçıları, eserleri ve katkısı olanları tanıtan bir de kitap yayımladı. Sonuçta Konya dikkat çekici ve merak uyandırıcı bir eser kazandı. Havuzun etrafına toplanan insanlar yazıları okuyup havuza ve yazılanlara bir anlam yüklemeye çalışıyorlar. Kimi bir biri ardı sıra suyla birlikte helezon şeklinde kıvrılıp giden kelimelere bir anlam veremezken, kimi de Arap alfabesiyle yazılan metni Kur’an ayeti zannedip etrafındakileri ayetlere basmayın diyerek uyarma gereği hissetti…