Kuyucu Murat Paşa
Ahmet Candan
Tam olarak nerede ve ne zaman doğduğu bilinmese de 1520’li yıllarda Bosna ve Hırvatistan arasında ki topraklarda doğduğu düşünülmektedir.
Anadolu’ topraklarında ismi adeta bir deccal gibi anılmıştır.
Sultan 1. Ahmet yapmış olduğu hizmetler, savaşlarda göstermiş olduğu cesaret ve devlet ile hanedana olan bağlılığı dolayısı ile ona paşa baba-babacığım demeye başlamıştır.
"Bu ol vezir-i azamdır ki, Osmanlı topraklarını eşkıyadan temizlemiştir... Celali diye adı çıkan kimsenin, ne imanına, ne Müslümanlığına, ne de tövbesine kesinlikle güvenmezdi. Ölümden gayrı bir araçla onun doğru yola getirilebileceğine inanmazdı."
Bu sözleri Kuyucu Murad Paşa ile aynı dönemlere denk gelen İbrahim Peçevî kendi yazmış olduğu o dönemin ve Osmanlı tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan Târih-i Peçevî’de söylemektedir.
Kuyucu Murat Paşa 100 yıl kadar süren Celali İsyanlarını bastırmasıyla kendini tarih sahnesinde unutulmaz kılmıştır. Kendisini tarih sayfalarına kesin bir surette kazıması Celali isyanlarını bastırması ve bastırırken kullandığı tekniklerdir.
Celaliler öyle küçük gruplar değildi. Yani 100-200 kişilik gruplar olarak bilinmemesi gerekir. Öyle ki Celali başları neredeyse 50-60 bin kişilik adeta bir orduyu yönetiyorlardı.
Anadolu’da onlarca irili ufaklı isyancı grupları vardı. Bu isyancıların başında gelen isimler şu şekildedir; ‘Kalenderoğlu, Canbolatoğlu, Parmaksız ve Tavil Halil'di. Kalenderoğlu Bursa, Manisa, Aydın civarında, Canbolatoğlu Suriye bölgesinde, Parmaksız Sakarya bölgesinde, Tavil Halil ise Amasya'da bulunuyordu.’ Bu isimler kendilerine ait sancak taşıyorlar başına buyruk istedikleri yerleri tarumar ediyorlardı.
Öyle ki ‘Özellikle Canbolatoğlu ve Kalenderoğlu emrinde 30-40 bin civarında askeri bulunan, Bursa, Halep gibi büyük şehirleri yağmalayan ve Osmanlı kalelerini kuşatabilen isimlerdi. Hatta Canbolatoğlu Suriye'de adına hutbe okutmuş ve para bastırmış, yani bir nevi kendi devletini kurmuştu.’
Kuyucu Murat Paşa yola çıkıp bu isyancıların teker teker kellerini aldı. İsyancıları kuyulara atarak zaten hali hazırda kuyucu olan lakabını daha da pekiştirdi. (Kimi tarihçiye göre bu olaylardan sonra ‘Kuyucu’ lakabını almıştır.)
Nihayetinde Anadolu’ya İsyan bastırmak üzerine çıktığı sefer sonlanıp İstanbul’a geri döndü. Ancak isyan tam olarak, tam anlamı ile bastırılmış değildi. Geriye kalanlara ise kendi yayınladığı ferman ile Safevi üzerine sefere çıkılacağı, isyandan vazgeçip bu sefer ordusuna katılanların devlet tarafından yüksek mevkilere getirileceğini söyledi. Ancak burada yalnız doğru olan Safevi üzerine sefere çıkılacağıydı. Ferman üzerine İstanbul'a gelen isyancı başlarına idam ettirdi.
İsyanı bastırması sırasında 60.000 kadar isyancıyı öldürdüğü yazmaktadır. Bunların arasında suçsuz olanlarda olduğu düşünülmekte. Hatta küçük yaşta bir çocuğu cellatlar ve yeniçeriler öldürmekten çekinmiştir. Bunun üzerine kendi elleri ile o çocuğu boğduğu ve kuyuya attığı bunu yaparken de yaşı 90’ın üzerinde olduğu söylenir. Tabi ne kadar ya da ne kadarı doğru bilemeyiz.
Sonuca bağlayacak olursak kimilerine göre devletin bekası için yapılması gerekeni yapmış, kimilerine göre de kurunun yanında yaşları da yakmış, katliam yapmış bir cani olarak sınıflandırmakta... Ben bir görüş belirtmeyeceğim, bu konuda görüş siz kıymetli okuyucularıma kalmıştır.