- Haberler
- Kültür-Sanat
- Konya'da tarihi medrese günden güne eriyor…
Konya'da tarihi medrese günden güne eriyor…
Konya'da Selçuklu döneminden günümüze kadar uzanan bir geçmişe sahip olan İnce Minare Medresesi 'taş kanseri' denilen hastalığa yakalandı. Halk dilinde 'taş kanseri' olarak anılmakta olan bu olay bilim insanları tarafından ise taş erimesi ve çürümesi olarak tanımlanıyor.
Medresenin yapım tarihi tam olarak kitabesi bulunmadığı için bilinmiyor. Ancak yapının banisi Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali ‘nin bu dönemde vezir olarak görev yapması ve yapının vakfiyesinde 1262 yılına tarihlenen kayıtların bulunması yapım yılının 1258 -1262 yılları arasına dayandığı tahmin ediliyor.
1706 ve 1871 yıllarında iki büyük deprem yaşayan medrese. Kadı Şeriye sicillerine göre ilk tamir tarihi 1714 (depremden dolayı) olarak görülüyor.
İnce Minare Medresesi günümüze kadar pek çok kez Restorasyon geçirmiş. Bunları sıralayacak olursak;
• 1811: Medrese odalarının sıvanması ve saçak tamiratı
• 1876: Basit onarım (deprem dolaylı)
• 1900: Çatlayan Eyvan duvarı onarımı
• 1901-1922: 1901 yılında üst üste düşen yıldırımlarla 1.şerefesine kadar yıkılan minare 1922 yılında kurşun külah ile kapatılmıştır.
• 1954: Mahmut Akok katkısıyla mescit duvarları ve öğrenci odaları onarıldı.
• 1956: işlev kazandırma için onarım yapıldı. (Taş ve ahşap eserler müzesi)
• 1959: Müze olarak yeniden restorasyon çalışmaları yürütüldü.
• 1960: Öğrenci odalarının onarımı tamamlanmış üst örtü olarak tonoz kullanılmış. Kapsamlı iyileştirmeler yapılıyor.
• 1974: Temel sondajları yapılıyor.
• 1996: Aydınlık feneri ve bağdadi ışıklığın rekonstrüksiyonu yapılıyor.
• 2001-2002: Evyan avlu zemininden 3 basamak yükselmiştir. Su kanalı ortaya çıkarılmıştır.
• 2005: Aydınlık feneri doğramaları yenileniyor. Zemin kaplamaları yenileniyor.
• 2007: Taç kapı zeminin çok fazla gözenekli olması sonucu su emilimi olmuştur. Sebebi tarihi süreçte oluşan 2.7m kottur. Zemindeki bozulmaların onarılması yapılmıştır.
• 2021: Çimento kullanım hasarları. (Güneş, H., 2022)
Konya’da Selçuklu eserlerinden Sırçalı Medrese ve Sahipata Külliyesi’nden sonra günümüzde müze olarak kullanılan İnce Minare Medresesinin temel duvarlarının nem alması ve sonrasında havasız kalması sebebiyle “taş kanseri” adı verilen erimeler oluştu. Uzmanlar ise konunun bilimsel olarak araştırılması gerektiğini söyledi.
İnce Minareli Medrese Taç Kapısının ana duvarlarındaki süslemeli bölümlerin erimeye başladığını ifade eden Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Mimar Prof. Dr. Kerim Çınar, ‘Selçuklu döneminde yapıda kullanılan taş malzemenin yöreden ve Konya’da Sille taş ocaklarından temin edildiği söylemiştir. Sille taşı gözenekli bir yapıya sahiptir. Taşın suyu çekme, bünyesine kolaylıkla nem alma özelliğinden dolayı zamanla taşların eridiğini söylemiştir.’
Çınar, ayrıca o dönemdeki yapıların yakın çevresinde derin su kuyularının açılarak yağmur ve zemin sularının binadan uzaklaştırılmasını sağlamıştır. Ancak drenaj kuyularının restorasyon, bakım ve onarım çalışmaları esnasında söz konusu bu kuyuların kapatıldığı tespit edilmiştir. Bu sebeple zemin suyunun dışarı atılacağı kanallar ve kuyular yok olmuştur.
Yapılan bazı hatalı çalışmalar nedeni ile zemin suyu yapının yakın bölgesine hapsoluyor. Zeminden yukarı doğru gelen suyu da sille taşı emiyor. Bununla birlikte nem ve rutubet taşlar üzerinde istenmeyen tahribatlara (lekelenme, erime, dökülme ve bozulma vb. gibi) neden olan halk arasında da ‘taş kanseri’ olarak bilinen bu erimeyi arttırıyor’ ifadelerini kullandı.
Tarihi binaların ilgili uzmanlar tarafından derin bir incelemeye alınması gerektiğini de vurgulayan Karatay Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerim Çınar, ‘Bu binaların ilgili uzmanlar tarafından detaylı bir incelemeye alınması gerekir. Bu tarihi binaların oturduğu özgün zemin yüksekliğinin; tazelenen kaldırımlar, caddeler ve yeni asfalt kaplamalar sayesinde çok aşağıda kaldı. Gerekli önlemler alınmadığında ve bilinçsiz restorasyon yapılması sonucunda bu tür tarihi binalarda bozulmalar, malzemelerde çatlamalar kaçınılmaz olacaktır. Hatta binanın zamanla yok olması bile mümkündür. Restore adı altında yapılan bilinçsiz işlerin de bu anlamda ciddi zararı olmaktadır.
Çınar ‘Tekrar belirtmek gerekirse kaldırımların ve caddelerin tazelenme amacıyla zemin kotunun yükselerek yapıların çukurda kalmasına yapıların temel duvarlarının havalandırılmasını önlemiştir. Binanın yakın çevresinde biriken zemin suları yukarı doğru yükseliyor. Bu durum da taş malzemede erimeye neden oluyor. Bu sorunun kaynağında zemin suyuyla ilgili bir problem var. Binaların restorasyonunda çimento kullanılması da ayrıca taşlarda tuzlanma yaparak taşları eritiyor.’ dedi.
Çınar, sonuç olarak ‘Bu tür problemlerin tam olarak tespit edilip uzun vadeli çözüme yönelik zamanında ve doğru dokunuşlar mutlaka yapılmalıdır. Sırçalı Medresede de zeminin nefes alması ve suyun drenaj kanallarında toplanıp binadan uzaklaştırılması önem arz eder.’ dedi.