Öğrencilerini sesinden tanıyor
Görme engelli rehber öğretmen İmdat Şanlı, rehberliğiyle hem öğrencilere hem de velilere adeta ışık oluyor. Her bir öğrencisini sesinden tanıdığını söyleyen öğretmen Şanlı, 'Bir daha dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum' dedi.
Manisa’nın Kula ilçesinde görme engelli olarak doğan İmdat Şanlı (40), geçmiş yıllarda önüne gelen olumsuzluklara inat engelleri bir bir aşarak öğretmen oldu. Zorlu geçen eğitim hayatını bundan 18 yıl önce tamamlayan Şanlı, rehber öğretmen olarak görevine başladı. 18 yıldır mesleğini büyük bir aşkla yapan rehber öğretmen İmdat Şanlı, öğrencilerine adeta ışık oldu. Öğrencilerini seslerinden tanıyan Şanlı, öğrencilerine rehberlik etmekten de büyük bir mutluluk ve gurur duyuyor.
“Bir daha bu dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum”
Eğitim hayatında zorluklar yaşadığını ancak yılmadığını söyleyen Şanlı, “18 yıldır rehber öğretmenlik yapıyorum. Meslek hayatımın ilk 4 senesi İzmir’de geçti. 2009 yılından beri kendi memleketim Kula’da çalışıyorum. İlkokulda bize özel materyallerle eğitim gördük. Ama ortaokul ve lisede kaynaştırma eğitimleri gördüm. Orada biraz daha zorlandım. Şimdiki gibi bilgisayar teknolojileri yaygın değildi. Akıllı telefonlar olmadığı için kitap okurken ve ders notlarını Braille alfabesine geçirirken üçüncü bir kişinin yardımına ihtiyacımız oluyordu. Eğitim hayatında zorluklar yaşadığını ancak mesleğini çok sevdiğini söyleyen Şanlı, “Çok zorluk yaşadım ama şimdi geriye dönüp baktığımda iyi ki eğitim hayatımı tamamlamışım. Şimdi sevdiğim bir mesleğim var. Öğrencilerimi seviyorum. Geriye bakıp düşündüğümde bir daha bu dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum. Öğretmenlik gerçekten kutsal bir meslek. Bunu sadece 24 Kasımlarda söylüyoruz ama gerçekten ayrı bir özveri gerektiren bir meslek. Öğrencilerle birebir ilgilenmek onların kalplerine dokunabilmek, bir öğrencinin bile yaşadığı olumsuzluk bizi günlerce düşündürebiliyor. Ya da bir öğrencinin yaşadığı sevinç bize mutluluk olarak o gün yetebiliyor” dedi.
Her bir öğrencisini ayrı bir dünya olarak belirten Şanlı, “Şu anda yaklaşık 140 civarında öğrencimiz var. Bu öğrencilerimizle her gün beraberiz. Benim branşım gereği derslere sürekli girmiyorum ama sınıfa girdiğim anda çok farklı duygular içerisinde oluyorum. Bir sınıfa girdiği zaman orada kaç öğrenci varsa o öğrencilerin her birinin ayrı bir dünya olduğunu biliyorum. Her birinin kendisine göre ayrı bir yaşantısı var. Bunları göz önünde bulunduruyorum” diye konuştu.
“Her öğrenciyi sesinden tanıyabiliyorum”
Diğer öğretmenlerden farklı olarak okuldaki her bir öğrenciyi sesinden tanıyabildiğini söyleyen Şanlı, “Gören arkadaşlarımız görsel olarak öğrencilerimizi tanıyor. Ancak ben bu okuldaki 140 öğrencinin çoğunu sesinden tanıyorum. İlk geldiklerinde bir iki haftalık bir alışma süremiz oluyor. Ondan sonra her öğrenciyi sesinden tanıyabiliyorum. Öğrencilerimle diyaloğum çok iyidir. Direkt ders öğretmeni olmadığım için benimle öğrencilerim arasında not kaygısı da yok. Her zaman benim yanıma gelerek benimle görüşebileceklerini biliyorlar. Sürekli koridorda ya da rehberlik servisinde her türlü mutluluk ve sevinçlerini paylaşabiliyorlar. Bu anlamda işimi de öğrencilerimi de seviyorum” ifadelerini kullandı.
“Bugün de mi okula gideceğim’ dediğim bir gün olmuyor”
Mesleğini sevdiği için okula da severek gittiğini söyleyen Şanlı, “Okullar eylül ayında açılıyor. Eylülden hazirana kadar ciddi bir sağlık problemim yoksa okula severek geliyorum. ‘Bugün de mi okula gideceğim’ dediğim bir gün olmuyor” dedi.
“Erişim anlamında devletimiz çok mesafe kat etti”
Engelli bireylerin hem sosyal hayata hem de iş ve eğitim hayatına atılmaktan korkmamaları gerektiğini ve 20 yıl öncesine göre hem devlet olarak hem de toplum olarak çok yol kat edildiğini belirten Şanlı, “Engellilerin bireysel olarak iş ve sosyal hayata aktif olarak katılmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü toplumun var olan önyargılarını bu şekilde yıkabileceğimizi düşünüyorum. Zaten bundan 15-20 yıl öncesine göre toplum epey mesafe katetti. İnsanlar artık engellileri gördüklerinde nasıl davranacaklarını biliyorlar. Erişim anlamında da devletimiz çok mesafe katetti. Kamu binalarına erişim, sosyal hayatta ve sınavlarda, eğitim hayatında erişim Bugün görme engelli bir öğrenci kendine uygun ders materyallerini temin edebiliyor. Dijital yaşam da çok değişti. Görme engelliler akıllı telefonu ve bilgisayarı çok rahat bir şekilde kullanabiliyor. Bugün ben bir görme engelli olarak diğer öğretmen arkadaşlarım gibi akıllı telefondan bana gelen mesajları, okul whatsapp grubundan atılan duyuruları okuyabiliyor ve takip edebiliyorum. Sosyal medya kullanabiliyorum. Varsa evinden çıkmayan görme engelli bireylerin sosyal hayata, iş ya da eğitim hayatına katılamayan bireylerin aktif olarak iş, sosyal ve eğitim hayatına katılmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu iş biraz cesaret ve özgüven işi. İnsanın özgüveni olursa başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.