- Haberler
- Musul ve Kerkük tehlikede! Türk ordusuna müdahale hakkı doğabilir
Musul ve Kerkük tehlikede! Türk ordusuna müdahale hakkı doğabilir
Iraklı milletvekili ve ITC eski başkanı Erşat Salihi, Irak'taki krizle ilgili 'Türkiye'nin bu kaosa müdahale ederek tüm Kürt, Türkmen ve Arapların can güvenliğini sağlayacak askerî, siyasi, insani adımı atacağına inancımız tamdır.' dedi.
Irak’ta yaşanan siyasi belirsizlik yeni bir krizi tetikledi ve sokaklar savaş alanına döndü. Mukteda es-Sadr’ın açıklamaları ile tırmanan gerilim, kamu kurumları ile birlikte İran destekli yapıları hedef alan saldırılara dönüştü.
Iraklı milletvekili ve Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) eski başkanı Erşat Salihi, yaptığı açıklamada olan bitenleri Irak’ı bölme provası olarak nitelendirdi. Bağdat’ta olayları yerinde gözlemlediğini aktaran Salihi 2014 faciasını hatırlatarak "Kerkük ve Musul’da mutlak manada Türkmen gücü kurulmalı. Türkiye ve Türk ordusu Irak’ın toprak bütünlüğü, istikrarı açısından tüm Kürt, Arap ve Türkmenlerin güven kaynağıdır" ifadelerini kullandı.
Arap zirvesi sonrası başladı
Irak’ta olayların hemen öncesinde, dört Arap ülke yöneticisinin katılımı ile Mısır’ın Akdeniz kıyısında yer alan El Alameyn kentinde bir görüşme gerçekleştirildi.
Bahreyn, Mısır, BAE, Ürdün’den üst düzey siyaset, istihbarat ve askerî yöneticilerin katıldığı toplantının ana gündem maddesi İran’ın bölgedeki gücünü sınırlandırmaktı.
İran'ın Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan'daki artan siyasi, askerî etkisini azaltacak adımların atılacağı zirvedeki kararlar, Bağdat yönetimine bildirildi.
Irak milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Erşat Salihi, olayın demografi k tasarım ve enerji boyutuna dikkat çekti. Suriye ve Irak petrollerinin Akka üzerinden İsrail'e taşıma ve özellikle enerji akışı ile ilgili Türkiye koridorunu değiştirme hesapları yapıldığına vurgu yaptı.
Fırsat kolluyorlar
Bağdat’ta başlayan ve Basra başta olmak üzere diğer bölgelere sıçrayan sokak olayları özellikle Musul ve Kerkük’ün kaderini de yakından ilgilendiriyor. Erşat Salihi “Türkmeneli bölgesine onlarca PKK’lı teröristin sızdığını ve merkezi otoritenin zayıfl aması durumunda direkt saldırıya geçecekler. PKK’ya destek amaçlı PEJAK’ta Irak sınırına yığınak yapıyor. Bir diğer tehdit unsuru olan DEAŞ hücreleri de bunu bir fırsat olarak kullanmak istiyor. Ayrıca Kerkük ve Musul üzerinde hesapları olan bölücü diğer unsurlar da bu konuda teyakkuz hâlinde. Biz yeni bir katliam dalgası yaşanmaması adına güçlü bir Türkmen silahlı gücü teşkil etsin istiyoruz. Bu noktada temek stratejimiz ilk saldırı dalgasına karşı koyacak sayı ve donanıma sahip olmak. Bu ilk şoku atlatmamız bize zaman kazandırır. Sonrasında Türkiye’nin bu kaosa müdahale ederek tüm Kürt, Türkmen ve Arapların can güvenliğini sağlayacak askerî, siyasi, insani adımı atacağına inancımız tamdır. Irak’ın toprak bütünlüğüne, istikrar ve güvenliğine en büyük değeri veren ülke olarak Türkiye’nin fiili varlığı tüm Arap, Kürt kardeşlerimiz için de en önemli güven unsurudur” ifadelerini kullandı.
Sır toplantıda gündem Türkiye
Irak’ta tehlikeli boyutlara ulaşan olayların hemen öncesinde Ulusal Güvenlik birimi tarafından organize edilen bir dizi toplantı düzenlendi. Lozan, 1926 Ankara Antlaşması, Türkiye’nin güvenliğini sarsacak muhtemel gelişmeler, Ankara’nın böyle bir durumda atacağı adımlar ve Irak’a müdahale hakkı gibi konuların konuşulduğu gizli oturumlara Irak istihbaratı yöneticileri ve diğer askerî-sivil uzmanlar katıldı.
Irak Ulusal Güvenliği tarafından düzenlenen toplantılarda kuzeyde yaşanan gelişmeler ve enerji konusu da masaya yatırıldı. Söz konusu görüşmelerde tam bir fikir birliğinin oluşmadığı ve devlet politikasına yön verecek ve hükûmete yön çizecek sonuçların elde edilemediği ancak devam etmesi yönünde karar alındığı öğrenildi.
Olayların seyrini ve artan şiddet sarmalını Bağdat’ta izlediğini belirten Erşat Salihi “Göstericilerin Yeşil Bölge’de biraz daha kalması durumunda ülke geri dönülmez bir yola girer. Yeni bir kaos gerçeği ile yüzleşiriz. Bu noktada Federal Mahkemeden çıkacak karar ve ardından ilan edilen erken seçim çağrısı tansiyonu düşüren faktörler olabilir. Aksi hâlde yangın güneye sıçrar ve Arap-Şii aşiretlerin de dâhil olduğu bir kavgaya dönüşürse bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz” uyarısında bulundu.
Salihi barışın teminatı olarak gördüğü Türkiye’nin Türkmenleri bu ateş çukurunun içerisinde bırakmayacağı düşüncesinin özellikle dile getirdi.
Müdahale hakkı doğabilir
Irak’taki çatışmalar, iç savaş ve bölünme tehlikesi imzalanan 1926-1946 antlaşmalarını yeniden gündeme getirdi. Misak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, toprak bütünlüğünün sağlanması şartıyla terk edilmişti.
1926 yılında imzalanan Ankara Antlaşması, Irak’ta karışıklığın devam etmesi hâlinde Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e askeri müdahale etme hakkı veriyor. 1946 yılında imzalanan İstanbul Anlaşması da, bölünme ya da bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye’nin haklarını gündeme getiriyor.