Mustafa Sami Onay : Kaşık deyip geçmeyelim
Kaşıkçı Dede olarak bilinen UNESCO'ya kayıtlı sanatkârlarımızdan Ahi Mustafa Sami Onay, Konya Aydınlar Ocağı'nın Selçuklu Salı Sohbetleri'nde 'Kaşıkçılığın Serüveni ve Mistik Yönü'nü anlattı.
Konya Aydınlar Ocağı’nda ‘Kaşıkçılığın Serüveni ve Metafiziği’ni anlatan UNESCO’ya kayıtlı sanatkâr Ahî Mustafa Sami Onay, “Kaşık, Kaşıkçı Dede lâkaplı Ahmed Yesevî hazretlerinin Anadolu’ya gönderdiği Horasan Er’leriyle tamamen ahşaba dönüştü. Kaşık deyip geçmeyelim. Kaşıkta fizikî ve mistik mesajlar var” dedi.
Kaşıkçı Dede olarak bilinen UNESCO’ya kayıtlı sanatkârlarımızdan Ahi Mustafa Sami Onay, Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Sohbetleri’nde ‘Kaşıkçılığın Serüveni ve Mistik Yönü’nü anlattı.
Kaşığın tarihi geçmişi, kaşık kültürü, kaşığın çeşitleri, kaşıkla ilgili deyimler ve atasözleri ile kaşığın metafizik yönüne varıncaya kadar kaşıkla ilgili her şeyi kendine has üslubuyla dile getiren Kaşıkçı Dede M. Sami Onay, doğma büyüme Konyalı olduğunu belirterek kaşıkçılığı babası Kaşıkçı Hâfız Şükrü Onay’dan öğrendiğini belirterek “Kültür Bakanlığı tarafından 2012’de açılan bir projeye katıldım. Ve Geleneksel El Sanatları Ustası olarak kayıtlı bir kaşıkçı oldum” dedi.
Konya’nın Meşhur Kaşıkçıları Kimler?
Ahmed Yesevî hazretlerinin lâkabının “Kaşıkçı Dede” olduğunu ve onun Anadolu’ya gönderdiği Horosan Er’lerinin de geçimlerini sağlamak için “Ocak”ta pişmek suretiyle mesleklerini icra ettiklerini ifade eden Ahi M. Sami Onay, Anadolu’da ‘Konya Kaşıkçılığı’nın meşhur olduğunu belirterek buna şu sözlerle açıklık getirdi: “Hz. Mevlâna Konya’ya geldikten sonra bu kaşıkçılık çok ilerlemeye başlamış. Her yerde kaşık yapılıyor. Ama Konya kaşıklarının estetiği, inceliği, zarafeti ve ağırlıklı olarak şimşir ağacından yapmış olmalarından dolayı Konya kaşıkçılığı çok ilerlemiş.”
Konya’daki meşhur kaşıkçıları “Dr. Ali Kemal Belviranlı’nın kaşıkçılığı da meşhurdur. Hatip Ruşen Efendi(İtalya’da ödül aldı), Hoca Hüsnü Efendi, Mehmet Vehbi Efendi, Hatip Ali Rıza Efendi, Hoca İsmail Hakkı Belviranlı, Kaşıkçı Hafız Şükrü Onay.” diye sayan Onay, kaşığın Anadolu’daki bölgesel adlarını da şöyle sıraladı: arasında “Kımıç, Gışık, Cemiç, Cemişge, Çamça, Çamçak, Çonça, Çönçek, Kançul, Kurçul, Karşuk, Kirki, Kırmaş ve Çagan.”
Yeniçeriler’de “Kaşık Arkadaşlığı” Var
Kaşığın fizikî tarafından da bahseden Kaşıkçı Dede Onay, Dergâh ve Ocak’larda dervişler ile muhibbanların ceplerinde kaşık taşıdıklarını, dergâhlarda nefsin terbiyesi adına “çorba, pilav, hoşaf” dan başka bir yemek pişmediğini hatırlattı. Onay, Yeniçeri Ocakları’nda savaşçı askerlerin “Kaşık arkadaşı” olduğunu ve bunun da burun ile yüzlerini oklardan korumak için miğferlerinin arasına sapı fil dişinden, başı deve kemiği ve kaplumbağa göğsü kemiğinden yapılma kaşık soktuklarından dolayı olduğunu ifade etti. Onay, sağlık açısından hiçbir zararı olmayan kaşığın parlak görünmesinde vernik değil, çam sakızına karıştırılan yağlardan elde edilen rugan kullandığını söyledi.
Kaşığın Metafizik Yönü Tasavvufî Sözlerde
Kaşığın metafizik boyutunu anlatırken şahıs ile sanayi tipi kaşıkların saplarına, “Hakk berakatını vere”, “Afiyet olsun”, “Ne yersen ye israf etme”, “Az yiyen az uyur. Çok yiyen geç uyur”, “Dertlerin başı mide, dermanın başı da perhizdir”, “Az ye, az konuş, az uyu sağlıklı ol”, “Hüdâ yapar ise hiç bir bâzû-i kuvve döndüremez. Hüdâ yakar ise hiçbir kuvvetli nefes söndüremez” şeklinde insanların gözlerine ve kulaklarına hitabetmek adına tasavvufî sözler yazıldığını konuşmasına ekleyen Onay, kaşık yaparken tesbihat ve dualarını da okuduklarını belirterek şunları dile getirdi: “Dîvânu Lugâti't-Türk’te Kaşgarlı Mahmud, “gışuk” diyor. Çok güzel bir sözü var: Boş laf kulağa, boş gışuk ağıza yakışmaz” diyor. Pişmiş aşı ağıza aktarma aracı olarak ağaç kabuklarından, ağaç yapraklarından, hayvanî ürünlerden, midye kabuğundan kaşık yapmışız. Hatta pişmiş topraktan olanları da var. Çatalhöyük’te çıktı. Ancak bu kaşık, Ahmed Yesevî’nin Anadolu’ya gönderdiği Horosan Er’leriyle birlikte tamamen ahşap hâle dönmüştür. Kaşık deyip geçmeyelim. Nezaketimize ve kültürümüze bakar mısınız bize ne mesajlar veriyor? Hem de ne mesajlar.. Kaşıkların üzerinde deyimler de var. Meselâ; Aşure yemeğe giden kaşığını cebinde taşır”, “Çanağa ne koyarsan kaşığına o çıkar”, “Her ağaçtan kaşık olmaz. Her usta kaşık yapar ama sapını ortalayamaz.”
Konya İl Halk Kütüphanesi Salonu’nda gerçekleştirilen sohbetten sonra UNESCO’ya kayıtlı sanatkârlarımızdan olan, Cumhurbaşkanlığı Sarayında “Yaşayan İnsan Hazineleri – Geleceğe Aktarılan Mirasın Tmsilcileri” töreninde Tahta Kaşık Yapımı Ustası ödülünü alan Ahi Mustafa Sami Onay’a, Doğumunun 62. Mesleğinin 54.yılı dolayısıyla Konya Aydınlar Ocağı’nın teşekkür plaketini ve kitap hediyesini ocak başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar’la birlikte takdim etti. Sohbete Konya Bakır ve Kalaycılar Odası Başkanı İbrahim Işık ve dinleyiciler katıldı.