• Haberler
  • Konya
  • MÜSİAD Cuma buluşmalarına digital ortamda devam ediyor

MÜSİAD Cuma buluşmalarına digital ortamda devam ediyor

MÜSİAD Konya'da, dünyayı etkisi altına alan Covid-19 nedeniyle ara verilen Cuma toplantılarına digital ortamda devam ediliyor.

MÜSİAD Cuma buluşmalarına digital ortamda devam ediyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Çok sayıda MÜSİAD Konya üyesinin izlediği video konferans yoluyla gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şube Başkanı Ömer Faruk Okka, “MÜSİAD Konya tarihinde, şubemizin kurulduğu 1993 yılından beri hiç ara vermediğimiz Cuma toplantılarımıza Pandemi nedeniyle ara vermek zorunda kaldık. Bu süreçte, video konferans yoluyla da olsa güncel konular hakkında üyelerimizle konuklarımızı bir araya getirmeye gayret ediyoruz. En kısa sürede MÜSİAD’da biraraya gelebilmeyi umuyorum.

Ayasofya, 1934 yılında müzeye çevrildiğinden beri bütün Müslümanların içerisinde bir ukde idi. Ülkemizde birkaç kuşak, “Ayasofya özgür değil, Ayasofya’nın zincirleri kırılmalı” sloganıyla büyüdü. Ayasofya’yı tekrar cami olarak görmeyi yüce Allah bizlere nasip etti. Çağ kapatıp çağ başlatan Fatih Sultan Mehmet Han’ın emaneti, İstanbul’un Fethi’nin en önemli sembolü olan Ayasofya Camii'nin ibadete açılmasının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

Başkan Okka’nın ardından video konferansa geçildi. Necmettin Erbakan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Bozbaş, “zere açılıyor. Peki, nedir bu sembolik manası? Kur’an ve Sünnette, Ayasofya’nın bir kutsallığı yoktur. Ama bizim ona yüklediğimiz çok büyük bir manası vardır, İstanbul’un fethinin sembolü, Fatih’in mirası gibi yüklemeler bizler açısından son derece önemlidir. Ayasofya’ya sembolik anlamı sadece biz yüklemiyoruz. Hristiyan dünyasında da bu mabedin büyük sembolik önemi vardır. 1869 yılında yayımlanan bir makalede, “Ayasofya, Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir tarih barındırmaktadır” ifadeleri yer almaktadır. 1960’lı yıllarda Papa VI. Paul’ün İstanbul’a gelerek Ayasofya’da dua etmesi de bu sembolün ifadesidir. 

Bu şekilde büyük sembolik anlamları olan bu mabet, 1934 yılında Atatürk’ünde onayıyla müzeye çevrilmişti. Karara yanlış diyenler de var, imzanın sahte olduğunu söyleyenler de. Bunlar bir şeyi değiştirmez. Sonuçta o tarihten itibaren Ayasofya müzeydi. Atatürk, müze yapıldıktan bir hafta sonra Ayasofya’yı ziyaret etmiştir. Mabet mabettir. Yunanlılar bunu asla unutmayacak. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde atacağı her adımı veto edecek veya Türkiye’nin karşısına yeni bir şantaj aracı olarak kullanacaklardır. Rusya ile Suriye ve Libya’da adı konmamış bir çatışma içindeyiz, iç işleridir, egemenlik hakkıdır, biz ona karışmayız, demiş olmasına rağmen, zaman içerisinde nasıl bir tepki vereceklerini kestirmek şu an için imkânsız.

İslam dünyasının tepkisini ise daha farklı yorumlamalıyız. Bir defa, İslam ülkelerinde Ayasofya’ya bizdeki gibi yüklenmiş bir sembol anlamı yok. İlk tepkiler, konunun içeriğini bilmeden, konuya dâhil olmadan, Ayasofya Camii’ye çevrildi, kim çevirdi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. İslam coğrafyasında hiçbir hükümet ve muhalefet Türkiye’yi tebrik eden bir ifade kullanmadı. Sadece Umman Müftüsü tarafından tebrik edildik. Bunun değişik sebepleri var. Bu karar, 5 yıl önce alınsaydı, emin olun ki Türk toplumunun vermiş olduğu tepki de, Ortadoğu’dan ve İslam coğrafyasından verilen tepkiler de farklı olacaktı.

ŞEYMA BIYIKLI

Bakmadan Geçme