Kur'an-ı Kerim'de Selam Verme ve Alma Konusunda Yeni Perspektif

Kur'an-ı Kerim'deki Nisa, Nur ve Furkan surelerinde geçen ayetler, selam verme ve alma konusunda Müslümanlara yeni bir perspektif sunuyor. Ayetlerde vurgulanan önemli noktalar, selam vermenin ve almanın farz olduğunu ortaya koyuyor.

Bu yeni perspektif, Müslümanlara, sosyal ilişkilerinde daha derin bir anlayışa sahip olma çağrısı yaparken, birbirlerine selam vermenin ve almanın sadece bir adet değil, aynı zamanda Allah'ın emri olduğunu hatırlatıyor.

SİZE SELAM VERENE SEN MÜMİN DEĞİLSİN DEMEYİN!

Nisa Sûresi 94'te şu şekilde deniliyor: “Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (müslüman oldunuz). Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

BİR YERE GİTTİĞİNİZDE İZİN ALIP, SELAM VERİN!

Nur Sûresi 27’de ise şu ifadelere yer veriliyor: “Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.”

CAHİLLER LAF ATTIKLARINDA MÜSLÜMAN “SELAM” DER GEÇER

Furkan Sûresi 63 ise şu şekilde: “Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.”

Bu ayetler ışığında selam vermenin ve almanın sadece bir gelenek veya sünnet olarak değil, aynı zamanda Allah'ın emri ve bir ibadet olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Müslümanlar arasındaki iletişimde selamın, kişinin inancını ifade etmenin ve karşılıklı saygının bir yolu olduğu belirtiliyor.