Konya'nın simge ismi Mevlana'nın hayat hikayesini sizler için derledik!
Konya'nın simgelerinden Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'nin hayat hikâyesi birçok kişi tarafından sorgulanmaya başladı. Gelin Mevlana'nın hikâyesine birlikte göz atalım…
Afganistan’dan Konya’ya ardından dünyaya yayılan bir aşkın hikâyesi. Mevlana Celaleddin-i Rumi, sevgi ve hoşgörü denilince akla ilk gelen yalnızca Konya değil, Orta Doğu coğrafyası başta olmak dünyanın hemen hemen her yerinde anılan ve sevilen bir şahsiyet. Gelin Konya’nın simge isminin hayat hikâyesine beraber bakalım…
DOĞUMU VE İLK GÖÇLE TANIŞMASI
Sevgi, hoşgörü, merhamet ve ilahi aşkın simge ismi Mevlana Celaleddin-i Rumi 30 Eylül 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehrinde cihana gözlerini açtı. Babası Belh şehrinin bilge ismi olarak bilinirken, Annesi ise kaynaklarda,
Belh Emirinin Kızı Mümine Hatun olarak geçer. Mevlâna’nın ilk göç hikâyesi ailesiyle birlikte Moğol istilaları nedeni ile Nişanbur’a gitmeleriyle başlar. Orada Mutasavvıf Feridüddin Attar ile tanışan Mevlâna, Hocanın ilgisini çeker takdirlerini kazanır sonra Bağdat’a oradan ise Küfe yolunda Kâbe’ye doğru hareket ettikleri söylenir.
Hac ibadetini yerine getirdikten sonra Şam’a giderler orda çok durmazlar ve Anadolu’nun yolunu tutarlar burada Erzincan, Sivas, Malatya, Niğde ve Kayseri yolu ile (Larende) Karaman’a ulaşırlar. Subaşı Emir Musa Mevlana’nın ailesi için yaptırdıkları medreseye yerleştirir. Burada 7 yıla yakın bir süre boyunca hayatlarını idame ettirirler.
Bu süre zarfında 1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile evlenerek dünya evine girer.
Bu evlilik sonucu Mevlana’nın Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi adında iki oğlu olur.
Bir süre sonra Gevher Hatun’u kaybeden Mevlana Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yapar. Ve Kerra Hatun’dan Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adında bir kızı daha dünyaya gelir.
KONYA’YA GELİŞİ
Mevlana’nın asıl hikayesi Konya ile tanıştıktan sonra başladı desek yeridir. Mevlana Konya’ya gelmeden önce, Konya Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaeddin Keykubat tarafından yönetiliyordu.
Birçok ilim adamının bir arada yaşadığı şehirde Alaeddin Keykubat, Mevlana’nın babası Bahaeddin Veledin’de bulunmasını istedi.
Bunun üstüne Alaeddin Keykubat Bahaeddin Veled’i şehre davet edip yerleşmesi için istekte bulundu. Böylece daveti kabul eden Bahaeddin Veled 3 Mayıs 1228’de Konya’ya yolculuğu başladı.
Alaeddin Keykubat şehre girişte Bahaeddin Veled, ailesini törenle karşıladı, kalması için İplikçi Medresesini şahsına verdi orada kalmaya başladıkları belirtilir.
SULTANÜ’L-ULEMA’NIN VEFATI VE MEVLANA’NIN HOCA OLUŞU
Tarihler 12 Ocak 1231’i gösterdiğinde Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled Konya’da vefat etti. Kabri Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlana Dergâhına defnedildi.
Sultanü’l-Ulema(Bahaeddin Veled) vefat edince öğrenciler büyük bir hüzün ve yas tuttular. Bunun üzerine Mevlana’yı hoca olarak görüp tüm öğrenciler ve müritler onun etrafına toplandı. Bahaeddin Veled çok sevilen bir hoca olmasının üzerine Tek varis olarak Mevlana’yı gördüler.
ŞEMS-İ TEBRİZİ İLK KARŞILAŞMA
Uzun bir süre hayatını hoca olarak devam ettiren Mevlâna, 15 Kasım 1244’te Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Şems’te 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' gördü. Fakat uzun süre beraberlikleri olmadı.
Şems dünyadan erken göç etti. Şems’in vefatı üzerine Mevlâna uzun bir süre İnzivaya çekildiği ve Şems’in yerini Hüsameddin Çelebi Selâhaddin Zerkubi yerini doldurmaya çalıştığı aktarıldı.
MEVLANA’NIN VEFATI
Tarihler 17 Aralık 1273’ü gösterdiğinde Mevlana hayata gözlerini yumdu. Mevlana vefat etmeden önce bir vasiyet bırakmıştı cenazesini Sadrettin Konevi kıldıracaktı ama Sadrettin Konevi Mevlana’yı kaybetmeye dayanamayarak fenalaştı ve cenazeyi Kadı Siraceddin kıldırdı.
ŞEB-İ ARUS ANLAMI
Mevlana Celaleddin Rumi ölüm gününü yeniden doğuş olarak kabul eder. Vefatından sonra sevdiğine kavuşmayı düşünürdü ve ölüm günü düğün günü veya gelin gecesi olarak kabul ederdi. O güne de Şeb-i Arus denilir.
MEVLANA’NIN ESERLERİ
Mesnevî
Büyük Divan "Divan-ı Kebir"
Fihi Ma-Fih "Ne varsa İçindedir"
Mecalis-i Seb'a "Mevlana'nın 7 vaazı"
Mektubat "Mektuplar"