Konya'da 1600 parçalık eşyalık müze ev
Konya'nın Cihanbeyli ilçesinde yaşayan 69 yaşındaki Mehmet Çiftçi, 10 yıldır topladığı yaklaşık 1600 parçalık antika eşya ile müzeye çevirdiği evinde, gençleri geçmişle buluşturuyor.
Konya'nın Cihanbeyli ilçesinde yaşayan 69 yaşındaki Mehmet Çiftçi, 10 yıldır topladığı yaklaşık 1600 parçalık antika eşya ile müzeye çevirdiği evinde, gençleri geçmişle buluşturuyor.
Beş çocuk babası Çiftçi, 10 yıl önce hurdacıya satılmaktan kurtardığı bakır eşyaları evinin bir köşesinde sergilemeye başladı. Zamanla etrafında gördüğü eski eşyaları biriktirmeye başlayan Çiftçi'nin antika tutkusu büyüdü.
Yayla evini müzeye çevirdiğini duyan yakınlarının hediyeleri ve katıldığı müzayedeler sayesinde Çiftçi'nin koleksiyonu 1600 parçaya ulaştı.
Çiftçi, Cihanbeyli'ye bağlı Yapalı Mahallesi Kümevler Yaylasındaki evini, "Eskiye dair ne varsa" sloganıyla yayla müzesine dönüştürdü.
İki helke bir güğümden yayla müzesine
Çiftçi, babasının 25 yıl Avrupa'da yaşadığını, kendisinin de 4 yıl Almanya'da çalıştığını anlattı.
Antika merakını "İki helke, bir güğümle başladı." diye anlatan Çiftçi, yayla evini yeniledikleri dönemde annesinin kullandığı malzemeleri hurdacıya satmaya çalıştığını ancak kendisinin buna engel olduğunu söyledi.
Çiftçi, "Eskiye, eskiden merakım vardı. Traktörüm de eskiydi, motorum da eskiydi. Eskilerin içinde kendimi buldum. 10 sene önce annemin iki helkesiyle güğümü hurdacıya pazarlanıyor, naylon ve cam bardaklarla değiştirilecek. Bu da bana çok dokundu. Eski kültürümüz, ananemiz, örfümüz, annemin hediyesi. Aldım, bir köşeye koydum. Onunla başladım. Benim en kıymetli köşem o köşe." dedi.
Zaman zaman çevresindeki insanların eski eşyalar hediye ettiğini anlatan Çiftçi, müzesinin eksiklerini tamamlamak için müzayedelere de katıldığını söyledi.
Eski eşyaları yayla evinin garajında sergilemeye başladığını ifade eden Çiftçi, şunları kaydetti:
"Çoğalınca yaylaya yeni ev yaptım. Bu odayı doldurdum, salonu doldurdum, diğer odaya geçiyorum. İnşallah orayı da dolduracağım. Eskici değilim ama eskiye dair ne varsa severim. Yavaş yavaş gelirim, 'Bu neydi, bunun tarihi neydi, bu nereden geldi?' derken, hem kontrol ederim, hem elimle temizler çıkar giderim. Eşyalara kimsenin elini değdirmem. 3 çocuğum yırt dışında. Benim bu merakımı duyan dostlar da hediye gönderiyor. Mesela Polonya'dan kızımın arkadaşı çini tabak gönderdi."