Kaya: Kurumlar sosyal işlevini kaybediyor
Genel Sağlık-İş Konya İl temsilcisi Bülent Kaya yaptığı basın açıklamasıyla, ülkemizde giderek kurumların sosyal işlevini kaybettiğini söyledi.
Kurumların bir tanesinin yetersizliğinin diğer kurumları da olumsuz etkilediğini belirten Bülent Kaya,
“Hastaneler, okullar ve sosyal kurumlar toplumsal istikrarın temel direkleri arasındadır. Bu kurumlardan bir tanesinin yetersizliği diğer kurumları da olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin, yoğun bakımda tedavisi biten bir hastanın işlevsel kayıplarına bağlı olarak bakımını ailesi üstlenmiyorsa veya terk etmişse geriye sosyal destek olarak tek Devlet kurumları kalır. Eğer devlet kurumları bakıma muhtaç olan yaşlıyı veya bakım hastasını kurum bakımına yerleştirmekte zorlanırsa hem hastaneleri hem de sosyal kurumları çalışamaz hale gelir. Hastanelerin yoğun bakımlarında ve palyatif bakım (yaşam sonu bakım) servislerinde bu tür hastalar uzun süre beklemek zorunda kalmaktadırlar. Sosyal destekten yoksun olan hastaların toplumla veya sosyal kurumlarla bütünleştirilememesi uyumsuzluğa ve çatışmalara neden olmaktadır. Örneğin, bakım hastasının, aile üyeleri tarafından işbirliği içinde bakılamaması zaman zaman çatışmalar veya tükenmişlikler yaratmaktadır. Aynı durum devletin kurumları arasında da yaşanmaktadır. Bugün büyükşehirlerde huzurevine ve bakım merkezlerine yerleştirilmek için acil sırası bekleyen hastalar giderek artmaktadır. Kurumlara yerleştirilemeyen hastalar uzun süre yoğun bakımda veya palyatif bakımlarda kalmak zorunda bırakılmaktadır. Aile üyelerinden başlayan işlevsizlik sarmalı sosyal kurumlarla devam etmektedir. Bu durum hastanın uyumunu geciktirilmesine ve zarar görmesine neden olmaktadır. Günümüzde hastanelere ve sosyal kurumlara güven giderek azalmaktadır” dedi.
Randevuya bağlı hasta hakkı ihlalleri ortaya çıkıyor
Bülent Kaya randevuya bağlı hasta hakkı ihlallerinin ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Güven ortamını olumsuz yönde etkileyen faktörlere kurumlardan örnekler verecek olursak; işlev kayıplarının belirtilerini daha net görebiliriz. Sağlık Bakanlığında giderek artan ve uzun süre verilen randevular bağlı ortaya çıkan hasta hakkı ihlalleri, Tıbbi cihaz ve gereçlerin yetersiz olmasına bağlı olarak yapılamayan tıbbi müdahaleler, İlaç temininde yaşanılan zorluklara bağlı geciken tedavilerde artan sağlık harcamalarına bağlı olarak, sağlığa erişimde zorluklar ortayı çıkıyor. Hastanelerin aşırı kapasiteleri ve yaşanan şiddet olayları, sağlık çalışanlarının tükenmişlik duygusu yaşaması gibi sorunlar sağlık kurumlarında hizmetlerin aksamasına neden olmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında Savunmasız gruplar içinde yer alan çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere verilen yetersiz sosyal destekler, İnsanı işlevsiz kılan, bağımlı hale getiren politikalar bakanlığa bağlı kurumlarda kapasite üstü yaşlıya ve çocuğa bakılması, yetersiz fiziki koşullar, Yatılı kurum bakımı almak isteyen yaşlıların ve engellilerin sayısının giderek arttırıyor. Ekonomik yoksulluk içinde olan ailelere verilen ayni ve nakdi yardımların yetersiz kalması, beslenme ve sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Birbirlerine bağımlı olan kurumlar işbirliği içinde olmalı ve birbirlerine güvenmelidir. Özellikle deprem sonrası kurumların hızlı bir şekilde toparlamaya ihtiyacı var. Sağlık sisteminin ve sosyal kurumların değişen durumlara uyum sağlama ve sınırlı kaynakları kullanarak büyük zorluklarla başa çıkma yeteneği sağlanmalıdır. Sosyal işlev bozukluğunun belirtileri suç, şiddet, işsizlik, yoksulluk ve artan sağlık sorunlarıdır. Acilen kurumlar arası işbirliğine ve hızlı bir toparlanmaya odaklanmamız gerekmektedir” diye konuştu.