Hüseyin Gademi :'Şehriyar yüzyılın şairidir'
Konya Aydınlar Ocağı Salı Kültür Sohbetlerinde bu haftanın konuşmacısı Tebrizli Hüseyin Gademi Yüzyılın Ünlü Türk Şairi Şehriyar'ı anlattı. İl Halk Kütüphanesi Salonundaki toplantıda Şehriyar'ın doğduğu ve yaşadığı yılların şartları ve hayatından önemli hadiseleri anlatan Gademi Güney Azerbaycan şairleri ve şiirlerinden de örnekler verdi.
Konya Aydınlar Ocağı Salı Kültür Sohbetlerinde bu haftanın konuşmacısı Tebrizli Hüseyin Gademi Yüzyılın Ünlü Türk Şairi Şehriyar’ı anlattı. İl Halk Kütüphanesi Salonundaki toplantıda Şehriyar’ın doğduğu ve yaşadığı yılların şartları ve hayatından önemli hadiseleri anlatan Gademi Güney Azerbaycan şairleri ve şiirlerinden de örnekler verdi.
Şehriyar’ın Tebriz’de 1905-1908 yılları arasında, dava vekili, güzel sanatlara meraklı kültürlü bir insan olan İsmâil Mûsevî’nin (Mirza Ağa Hoşginabî) oğlu olarak dünyaya geldiğini söyleyen Gademi, “Asıl adı Mehemmed Hüseyin olan Şehriyar önceleri “Behcet”, daha sonra “Şehriyâr” mahlasını kullandı. 1906’da başlayan İran Meşrutiyet Hareketi’nin Tebriz’de yol açtığı sosyal, siyasal ve ekonomik çalkantılar yüzünden ailesi 1909’da Hoşginab köyüne göç edince Kayışkurşak köyünde Ahund Molla İbrâhim’in yanında Farsça dersleriyle aldı. 1912’de ailesi Tebriz’e dönünce de tahsiline Medrese-i Müttehide ve Füyûzât gibi mekteplerde devam edip Medrese-i Tâlibiyye’den mezun oldu” dedi.
Şehriyar’ın Arapça’nın yanında özel Fransızca dersleri de aldığını, Farsça ilk şiirlerinin Tebriz’de Muhammediye Mektebi’nin Edeb adlı dergisinde çıktığını, Tahran’da Dârülfünûn’da tahsilini bitirdikten sonra Tıp Fakültesi okuduğunu anlatan Gademi “Farsça ilk şiir kitabı Ṣadâ-yı Ḫudâ 1929’da Tahran’da yayımlandı. Muçul Pervâne’nin ölümü üzerine yazdığı “Mesnevî-i Rûh-i Pervâne” büyük ilgi gördü” diye konuştu.
Şehriyar’ın, aşk macerası yüzünden fakültenin son sınıfında bitirme sınavlarına katılamadığını, aşkını engellemek isteyen saraya yakın kişilerin onu önce hapsettirip sonra Nîşâbur’a sürgün ettirdiğini anlatan Gademi, “Nîşâbur ve Horasan’ın bazı şehirlerinde çalıştı. Sonra Tahran’a dönüp orada da çeşitli işlerde çalıştı. 1942-1943 yıllarında ruhsal bunalım geçirmeye başlayıp ve dört yıl kadar münzevi bir hayat yaşadı” diyerek sözlerini sürdürdü.
Bunalımdan annesinin desteğiyle çıkan Şehriyar’ın, yine annesinin “Senin şiirlerini anlayamıyorum” demesi üzerine Azerbaycan Türkçesi ile şiir yazmaya başladığını anlatan Gademi sölerini şöyle bitirdi: “Heyder Baba’ya Salâm” adlı şiiri büyük ilgiyle gördü, 1968’de şair Bulud Karaçorlu Sehend’in onu Tahran’a davet etti. Sosyal ve siyasal olaylarla ilgili şiirler yazmaya başladı. 1977’de eşinin vefatı üzerine şairi yeniden bunalıma sürükledi.”
Konuşmasında Şehriyar’dan ve diğer şairlerden şiirler de okuyan Gademi’ye teşekkür eden Aydınlar Ocağı Başkanı Mustafa Güçlü günün anısına “Mevlânâ ve Mevlevilik” adlı kitabı takdim etti.