• Haberler
  • Güncel
  • Güvenlik uzmanı açıkladı: İsrail'in hava üssü saldırıları psikolojik savaşın parçası

Güvenlik uzmanı açıkladı: İsrail'in hava üssü saldırıları psikolojik savaşın parçası

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, İsrail'in Suriye'deki hava üslerine yönelik artan saldırılarını değerlendirdi: 'Askeri değil, tamamen psikolojik hedefler var. Türkiye, bölgede kendi organizasyonunu kurar, eski yapıları bombalamanın sahada hiçbir etkisi olmaz.'

Son günlerde İsrail’in Suriye’deki T4 gibi hava üslerine yönelik artan hava saldırıları, bölgedeki jeopolitik gerilimi yeniden alevlendirdi. Güvenlik uzmanı Mete Yarar, saldırıların taktiksel değil, stratejik anlamda bir “gözdağı” mesajı taşıdığına dikkat çekti. Yarar’a göre, bu saldırıların amacı Türkiye ve Suriye’ye psikolojik baskı oluşturmak.

Amerikan basınında yer alan haberlerde, ABD’nin Halep’ten çekileceği ve kalan bazı varlıkların Suriye hükümetine devredileceği iddia edilirken, İsrail’in art arda gerçekleştirdiği hava saldırıları akıllara “Bölgedeki hava üsleri neden bu kadar hedef haline geldi?” sorusunu getirdi.

Yarar bu soruya net bir yanıt veriyor: “Bir hava üssünü görev dışı bırakmak için çok yönlü bir saldırı gerekir. Bu üslerde uçak barınakları, mühimmat ve yakıt depoları, elektronik sistem merkezleri, hava savunma bataryaları gibi kritik unsurlar vardır. Ancak T4 gibi yerlerde zaten işlevini yitirmiş ya da askeri olarak önemi kalmamış tesisler hedef alınıyor. Amaç gözdağı vermek.”

"SURİYE'YE ÜST KURMAYA İHTİYACIMIZ YOK"

Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığına da değinen Yarar, T4 gibi yerlerin sadece lojistik ve eğitim amaçlı kullanılabileceğini, Türkiye’nin zaten bu coğrafyada menzil avantajına sahip olduğunu belirtti:

“Bizim Suriye içerisinde bir üs kurmamıza gerek yok. Zaten menzil olarak her noktaya erişebilecek kapasitemiz var. Libya ya da Somali gibi uzak bölgeler değil burası. Türkiye, isterse Fırat’ın batısında kendi organizasyon şemasını kurar, işletir.”
Yarar’a göre, bu saldırıların sahada doğrudan bir askeri etkisi yok ancak psikolojik etkisi göz ardı edilemez:

“İsrail, ‘Ben buradayım ve seni buraya sokmam’ demek istiyor. Ama bu sadece psikolojik bir mesaj. Gerçek bir savaş senaryosunda bu saldırılar caydırıcı olamaz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sahada kendi sistemini kurar, çalıştırır.”

"İSRAİL HER ŞEYİ YAPABİLİR AMA SONUCUNDA ZAFER KAZANAMAZ"

İsrail’in bölgede agresifleşen tutumuna da dikkat çeken Yarar, Netanyahu yönetiminin İran’a yönelik tehditleri ve Gazze’deki saldırganlığına işaret ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Netanyahu gözü dönmüş durumda. Gazze’de dünyanın gözü önünde sivilleri hedef alabiliyorsa, bölgedeki her türlü kışkırtıcı hamleyi yapabilir. Bu, Türkiye’ye doğrudan saldırı anlamına gelmeyebilir ama Türkiye’yi içine çeken senaryolar da göz ardı edilmemeli.”

"TÜRKİYE'NİN TEPKİSİ, TAAHMİNLERİN ÖTESİNDE OLUR"

Türkiye’nin olası bir saldırı ya da kışkırtmaya karşı vereceği tepkilere ilişkin detay vermekten kaçınan Yarar, Türkiye’nin pozisyonunun bölgedeki diğer aktörlerden çok daha güçlü olduğunu vurguladı:

“Biz İran değiliz, Suriye değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tepkisi ne F-35’lerle ölçülür ne de başka bir araçla. Gereken cevabı gerektiği şekilde veririz.”

"LÜBNAN'DAKİ FAALİYETLERİMİZ ASKERİ DEĞİL, DENGELEYİCİ"

İsrail’in açıklamalarında sıkça geçen “Lübnan’daki faaliyetlerden rahatsızız” söylemine de değinen Yarar, Türkiye’nin oradaki tek rolünün mezhepsel ya da etnik ayrımlar yapmadan denge sağlamak olduğunu belirtti:

“Bizim Lübnan’da askeri bir faaliyetimiz yok. Ama ne yapıyoruz? Denge sağlıyoruz. Aynı şey Suriye için de geçerli. Suriye’de de mezhep ya da etnik temelli değil, yapıcı ve birleştirici bir politika izleniyor.”

 

Hakimiyet Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
Özel Haber

Bakmadan Geçme