- Haberler
- Gelişmiş ülkeler tazminat mı ödeyecek?
Gelişmiş ülkeler tazminat mı ödeyecek?
Associated Press Haber Ajansı İklim ve Çevre Haberleri Direktörü Prengaman, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere yardımcı olmak için tazminat ödemesi tartışmalarının ivme kazanacağı kanısında olduğunu belirtti.
Associated Press Haber Ajansı İklim ve Çevre Haberleri Direktörü Peter Prengaman, son yıllarda sayısı artan iklim değişikliği kaynaklı felaketler nedeniyle, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere sera gazı azaltımı ve iklim değişikliğine adaptasyon konularında yardımcı olmak için tazminat ödemesi tartışmalarının BM 27. Taraflar Konferansı'nda (COP27) ivme kazanacağı kanısında olduğunu belirtti.
Mısır’ın Şarm-El Şeyh kentinde 6-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek BM 27. Taraflar Konferansı (COP27) öncesi konferanstan beklentileri değerlendiren Prengaman, iklim değişikliği kaynaklı felaketlerin organizasyonun gündeminde önemli bir yere sahip olacağı görüşünü paylaştı.
İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği ve sıklaştırdığı felaketlerden ötürü son bir yılda çok sayıda can kaybı yaşandığını ve felaketlerin ardında bıraktığı hasarların birçok ülkede ciddi boyutlara ulaştığını hatırlatan Prengaman, can kaybı ve hasarların konferansta geniş yer bulacağına ve gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele için zayıf ekonomilere taahhüt ettiği yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı konusunun bu yıl yaşanan felaketler nedeniyle gündemde önemli bir yer edineceğine inandığını ifade etti.
Prengaman, şöyle devam etti:
"Zengin ve gelişmiş ülkelerin gelişmekteki ülkelere sera gazı azaltımı ve iklim değişikliğine adaptasyon konularında yardımcı olmak için bir çeşit tazminat vermeleri yeni bir konu değil ancak tanık olduğumuz onca kriz, hava olayları ve Pakistan’da yaşanan sel felaketi gibi gelişmelerin, bu konulara eğilmek bağlamında ivmeyi hızlandırdığı kanısındayım."
"Şirketler, müzakere masasında yer edinmeye çalışacak"
Konferansta, kömür konusunda da tartışmalar yaşanacağı öngörüsünü paylaşan Prengaman, dünyada kömür tüketiminde önde gelen iki ülke olan Hindistan ve Çin’in bu konudaki tartışmalarda yer alması gerektiğinin altını çizdi.
Gaz ve petrol şirketlerinin, yeşil dönüşümün ve temiz enerjiye geçişin parçası olup olmadıklarına dair tartışmalara katılmayı gün geçtikçe daha çok istediklerini işaret eden Prengaman, "Dolayısıyla sanırım yalnızca petrol ve gaz lehine lobicilik yapmalarına değil, aynı zamanda müzakere masasında bir yer edinmeye çalışacaklarına şahit olacağız." değerlendirmesini yaptı.
"Yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapılmalı"
Yeşil dönüşümün hızlandırılması için yenilenebilir enerji kaynaklarına, Ar-Ge çalışmalarına ve bunların ilerlemesini sağlayacak politikalara yatırım yapılması gerektiğini anlatan Prengaman, hükümetlerin, hayırseverlerin ve diğer ilgililerin bu yatırımları uzun süredir tartıştıklarını ve yeşil enerji kaynaklarını bir sonraki seviyeye taşıyarak tüm dünya için bir kaynak haline getirmeye yardımcı olmak için ciddi çaba sarf ettiklerini vurguladı.
Peter Prengaman, "Toplum olarak petrol ve gaza ihtiyaç duyuyoruz, evet. Yenilenebilir enerji kaynakları bize mevcut olandan çok daha fazla enerji sağlayacak duruma gelene kadar, modern toplum olarak henüz yalnızca yenilenebilir enerjiyle işleyişimizi sürdürebilecek durumda değiliz. Haliyle, bu yeni bir fikir olmasa da izlenecek yolun bu paralelde olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Nükleer enerjinin de yenilenebilir enerji alternatifleri arasında değerlendirilmeye başlandığına ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle özellikle Avrupa’yı zora sokan enerji krizi nedeniyle Avrupa Birliği’nin nükleer enerjiyi, temiz enerji kategorisine aldığına dikkati çeken Prengaman, sözlerini şöyle tamamladı:
"Malumunuz, yakın zamanda Avrupa Birliği nükleer enerjiyi temiz enerji olarak sınıflandırdı. Nükleer (enerji), tartışmalı bir konu fakat 2030 ve 2050 hedeflerine yaklaştıkça, şirketler ve ülkelerin emisyonları düşürme yönünde koydukları hedefler paralelinde nükleere eğilim gün geçtikçe artıyor çünkü atık sorununa rağmen enerjinin kendisi temiz. Dolayısıyla, resmi olsa da olmasa da bir şekilde COP27'deki görüşmelerin bir parçası olacağını düşünüyorum."