'Ertaş sayesinde Türk kaldılar'

Bozkır’ın Tezenesi olarak ünlenen merhum sanatçı Neşet Ertaş Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Salı Kültür Sohbetlerinde anıldı. Programda Başkan Dr. Mustafa Güçlü Neşet Ertaş’ın hayat hikâyesini anlatırken, ozan Mustafa Korkmaz’da Ertaş’ın eserlerini seslendirdi.

Sözlerine Türkiye’de bazı kavramların karıştırıldığına dikkat çekerek başlayan Güçlü “Abdallık, çingenelik ve kıptilik birbirine yakınmış, eş anlamlıymış gibi kullanılır. Bunlar birbirinden çok farklı kavramlardır” dedi. Çingeneliğin Hindistan merkezli olduğunu ve dünyaya oradan yayıldığını, Kıptilerin ise Mısır orijinli olduklarını anlatan Güçlü “Mısırlılar kendi deyimleriyle kopt millettir; bunlar bizim kıpti dediklerimizdir. Önceleri Mısır’ın yerleşik halkına söylenirken, daha sonra Hıristiyan Mısırlılara kıpti denilmiştir. Kıpti olan Mısır halkı Müslümanlaştıkça aynı zamanda Araplaştılar. Osmanlı parçalandıktan sonra bizim topraklarımızda kalan Mısır kökenli bu insanlara biz kıpti diyoruz” şeklinde konuştu.

Abdalların özelliklerini de anlatan Güçlü “Hz. Peygamberimizin evinin arkasında Ashab-ı Suffa denilen bir yer var. Bunlar beş vakit namazda olan, dinden başka bir şey düşünmeyen insanlardı. Dünyayı dert edinmeyen bu insanlar geçimlerini toplumun diğer kesimlerinden yapılan yardımıyla sağlardı. Abd kelimesi kul demek, abdal demek ise ömrünü Allah yoluna adamış, Allah’tan  başka bir şey düşünmeyen insan demektir. Fakat zamanla kelime de anlamını kaybedip sufli tarafa dönüşmüş. Bizde Abdal denilen insanlar Türkmen’dir. Türk insanının Alevi Bektaşi meşrep olanlarına Abdal deniliyor” dedi.

Abdalların nesillerdir geçimlerini müzikle sürdürdüğünü vurgulayan Güçlü Neşet Ertaş’ın babası Muharrem Ertaş’ın da yörenin önde gelen bozlak ustalarından olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

Küçüklüğünden kadınların çamaşır yıkamada kullandıkları tokacın üzerine tel bağlayarak oyuncak saz yapan Neşet Ertaş babasının yolundan gitmiştir. TRT Ankara radyosunda Muzaffer Sarısözen’in hazırladığı Yurttan Sesler programında okuduğu bozlakla üne kavuştu. İstanbul’a ilk gidişinden sonuç alamasa da sonraki gidişinde muvaffak oldu ve plak yaptı. Leyla hanımla tanışıp evlenme kararı vermelerinin Ertaş’ın hayatında önemli bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Güçlü “İkisinin de aileleri bu evliliği uygun bulmaz ama onlar karar vermiştir; kimseyi dinlemeyip evlenirler. Aileleriyle de bu evlilik kararları nedeniyle yıllarca görüşemediler” diyerek sözlerini sürdürdü. Sigara ve alkole olan düşkünlüğü sebebiyle parmaklarında rahatsızlık meydana gelmesi üzerine Ertaaş’ın sahneden uzaklaşıp işsiz kaldığını anlatan Güçlü “Bu dönemde Almanya’da yaşayan ağabeyi Necati Ertaş’ın desteği ile tedavi olmak için bu ülkeye gitti. Sonradan çocuklarını da yanına alarak 2000’li yılların başlarına kadar burada yaşadı. Konserler verdi, kasetler doldurdu ve Avrupa’da yaşayan birinci nesil Türklerin, yabancılaşmamasına çok büyük katkısı oldu” dedi.

2000 yılında İstanbul  verdiği konserle Türkiye’de sahneye hayatına geri dönen Ertaş’ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından verilmesi uygun görülen “Devlet Sanatçılığı” unvanını Bu ifade bana ayırımcılık gibi geliyor. Ben halkın sanatçısıyım” diyerek kabul etmediğini, 2006 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildiğini anlatan Güçlü konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Neşet Ertaş’ın hayatı 1999’da Bayram Bilge Tokel’in metin yazarlığını ve danışmanlığını yaptığı, TRT yönetmeni Hacı Ali Bozkurt tarafından çekilen ‘Bozkırın Tezenesi’ adlı dört bölümlük belgesele konu oldu. Ölümü de sigaraya bağlı kanserden oldu. Allah rahmet eylesin.”

Daha sonra kürsüye gelen ozan Mustafa Korkmaz, merhum Neşet Ertaş’ın türkülerini seslendirdi. Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü Korkmaz’a kiiap takdimibne bulundu.