Erdoğan'dan F-35 açıklaması: Son noktayı koydu!

Afrika dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-35'lerin parasını şu veya bu şekilde mutlaka alacaklarını söyleyerek 'Türkiye'nin haklarını yedirmeyiz' dedi. Erdoğan Azerbaycan-İran gerilimine de değindi.

Erdoğan'dan F-35 açıklaması: Son noktayı koydu!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 gün süren (17 Ekim - 21 Ekim) Afrika turu dönüşünde uçakta, aralarında Kanal 7 Dış Haberler Müdürü ve Haber7 yazarı Taha Dağlı'nın da bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

"F-35'LERİN PARASINI ÖYLE VEYA BÖYLE ALACAĞIZ"

Gelen son dakika haberine göre; F-35 savaş uçaklarıyla alakalı "Afrika turuna çıkmadan önce yaptığınız basın toplantısında F-35'lerden dolayı 1,4 milyar dolar alacağımız karşılığı olarak Amerika tarafından bize F-16 alımı ve mevcutların modernizasyonu için bir teklif geldiğini açıkladınız. Bu durum ABD Dışişleri Bakanlığına soruldu; yalanlamadılar da doğrulamadılar da. Yine bir oyalama taktiği yürütüyorlar. Bundan vazgeçmeyecek mi Amerika?" soruna Erdoğan, "Şu anda tabi alt düzeyde bu görüşmeler söz konusu. Ama biz bu 1 milyar 400 milyon dolarımızı öyle veya böyle alacağız. Bütün bunlar konuşuluyor. Şu anda Savunma Bakanlarımız karşılıklı olarak bu görüşmeleri yapıyorlar. Şimdi Milli Savunma Bakanımız, Amerika Savunma Bakanıyla bir araya gelecek, görüşecekler. Mesafe alacağız diye inanıyorum. Roma'da G-20 Toplantısında Biden ile biz de bunu tabi konuşacağız. 'Ne yapıyoruz ne oluyor' diye soracağız. Hiçbir şekilde Türkiye'nin haklarının yenmesine fırsat vermeyiz" cevabını verdi.

Erdoğan, ABD'nin F-35'e karşılık F-16 teklifi yaptığını söyledi

 

"UMARIM İRAN BU YANLIŞI DEVAM ETTİRMEZ"

Son dönemde Azerbaycan ile İran arasındaki gerilime de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İran'ın Nahçivan ve güney Kafkasya sınırında bir askeri hareketliliği söz konusu. İran bir taraftan da Azerbaycan'ın İsrail ile ilişkilerine atıfta bulunuyor. Türkiye'nin Kafkasya'da aktif ve kalıcı aktöre dönüştükten sonra İran'ın bu eylemlerinin bir anlamı var mı ve bu sıcak bir krize dönüşür mü?" sorusunu, "Benim şahsen böyle bir beklentim yok. İsrail'in Azerbaycan ile olan ilişkileri nedeniyle, İran kalkıp da Azerbaycan'a karşı, Azerbaycan'ı hedef tahtasına koymak gibi bir duruma girmez. Çünkü bugün İran'daki Azeri oranı ortadadır. Bu tabi düşündürür. Öyle kolay değil. Yapılan iş yanlıştır. İran, yeni yönetimi de öyle zannediyorum ki bu yanlışı devam ettirmez" diye cevapladı.

 

"26 EKİM'DE AZERBAYCAN'A GİDİYORUM"

Erdoğan ayrıca, 26 Ekim'de Fuzuli havalimanının açılışı için Azerbaycan'a gideceğini belirtti:

"Programda Bakü yok ama havalimanını inşallah açıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. O günkü programda havalimanıyla birlikte oradaki birkaç karayolunun ve tarımla ilgili atılan bazı adımların açılışını da inşallah yapacağız. Zengezur Koridorunun açılmasıyla ilgili kararlılığımız da aynı şekilde devam ediyor. Bu arada bizim mayın tarama araçlarımızdan Azerbaycan'a verdik, veriyoruz. Onlar da çok takdir topladı. Mayın taramada bu araçlar çok çok başarılı oldular. Togo ve Burkina Faso'ya da ikişer tane verdik. Onlar da çok mutlu oldular."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togo Cumhurbaşkanı Faure Essozimna Gnassingbe, Burkina Faso Devlet Başkanı Christian Kabore ve Liberya Devlet Başkanı George Manneh Weah

İşte Erdoğan'ın Afrika'daki gelişmeleri, temasları ve alınan önemli kararları anlattığı diğer gelişmeler:

"AFRİKA'DA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR"

Afrika temaslarınız uluslararası medyada da geniş yer buldu. France 24 "Afrika’daki Türk cazibesi", AFP "Erdoğan, Amerikalılara kazan-kazan ortaklığı teklif ediyor", Le Figaro "Erdoğan, Afrika’daki varlığını güçlendiriyor", Al Jazeera "Türkiye’nin Batı Afrika’daki son hamlesi Fransa’yı sarstı", TV5 Monde "Erdoğan, Afrika’ya seyahat etmeden bir yıl geçirmiyor" dedi. Ziyaret ettiğiniz üç ülkede de Türkiye’ye ve şahsınıza yönelik yoğun sevgilerini ortaya koydukları bir iletişim kampanyasıyla karşılaştık. Bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirdiğinizi söylediniz. Afrika neden önemli?

Zaten bunlar bu işi yakalamışlar. Nerede ne olduğunu onlar da iyi biliyorlar.

Arkadaşlarla bir plan yapmıştık. Togo’da yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. Bu planda da nasip olursa inşallah Liberya, Burkina Faso gibi birbirine yakın olan diğer ülkeleri ziyaret edeyim diyorum. Özellikle Sahraaltı bölgesini dolaşalım istiyorum. Güney Afrika’ya daha önce gittim ama güneye doğru da inip buraya bir daha gitmekte fayda var. Güney Afrika tabi bölgenin adeta en diri ülkesi. Üstelik savunma sanayiinde de Güney Afrika çok güçlü. Birlikte atabileceğimiz çok güçlü adımlar var.

Tabi FETÖ’nün de maalesef Nijerya’da ciddi bir altyapısı var. Burada Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile etraflıca bunları görüştük. Şimdi istihbarat başkanlarımıza talimatı verelim dedik, mutabık kaldık ve istihbarat başkanlarımızı çalıştırıp, Nijerya’da da FETÖ’nün üzerine gideceğiz. Burada bir üniversitesi, bir de hastanesi falan var. Bunları devralma talebimizi de görüştük. Dedi ki "Ben o zaman size Sağlık Bakanımı göndereyim, sizdeki sağlık sistemini ve hastaneleri bir yerinde incelesin. Sizin bu alanda başarılı olduğunuzu biliyorum." "Buyursunlar, gelsinler" dedik. Şimdi Sağlık Bakanını kısa zamanda Türkiye’ye gönderecek.

Fakat tabi bizim Afrika’daki bu dönüşümümüzün durmaması lazım. Afrika’da bizim yapacağımız daha çok işler var. İş adamlarımızın Angola’daki toplantısı gayet verimli oldu. Ama yetmiyor, bundan sonra bunun takibi gerekiyor. Angola’nın en önemli özelliği, yeraltı zenginliklerinin çok çok fazla olması. Altın var, bakır var. Bunlarla beraber çinko gayet ileri seviyede. Bunun yanında kurşun da var. Bizimle bir paylaşım içerisinde kazan-kazan esasına göre adım atın diyorlar. Elmas yatakları da çok ileri derecede. Fransızlar bunları sömürdü. Ama bunlar bu işin farkına çok geç vardılar. Türkiye olarak bizim derdimiz bunları sömürmek değil. Tam aksine biz yardımcı olalım; hem onlara kazandıralım hem de biz kazanalım diyoruz. Mesela Angola petrol noktasında da baya iyi yerde. O adımları atacak olursak bunlarla beraber bizim yatırımcılarımız, girişimcilerimiz de çok ciddi bir kazanım sağlarlar. Angola’da şu anda bizim yatırımcılarımız yatırım içinde. Burada aynı zamanda çeşitli liman vesaire gibi çalışmalarını da sürdürüyorlar. Doğal gaz ve enerji noktasında arkadaşlarımızın attığı adımlar var. Bunların attığı bu adımlarla beraber aramızdaki insani ilişkileri çok daha iyi bir konuma getirmiş olacağız.

Tabi birileri de bunun farkında. Elimizden gidiyor diye endişe ediyorlar. Çünkü bunlar hep tek taraflı çalıştılar. Biz öyle değiliz. Onlar da kazanacak, biz de kazanacağız. Tabi bunların bir daha oralara girmeleri de kolay kolay mümkün olmayacak.

Düşünün Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari “Bizim 1 milyon insanımızı öldürdüler” diyor. Fransızlar aynı şekilde Cezayir’de 1 milyon insan öldürdüler. Ruanda’da 700 bin insanı öldürdüler. Bunu söylediğiniz zaman kuduruyorlar. Onlara göre bunları teşhir etmeyeceksin, söylemeyeceksin!

 

 

"AFRİKA ÜLKELERİ TEKLİFİMİZİ ÖNEMSİYOR, BURALARI AYAĞA KALDIRMAMIZ LAZIM"

Afrika ülkeleri gerek İngilizler gerek Fransızlar tarafından senelerce sömürüldü. Bugün hala o sömürüden izler duruyor. Siz "birlikte kazanma" teklifini öne sürdünüz. O bölge için bunu yapan ilk ve tek lidersiniz. Afrika kıtasında nasıl karşılanıyor bu teklifiniz?

Tabi Afrika kıtasındaki ülkeler bu teklifi gerçekten çok çok önemsiyorlar. Çünkü bundan önce gelenler böyle gelmediler. Onlar vurup geçtiler. Bizim gibi paylaşmak, beraber kazanmak, onların kitabında yok. Çünkü kapitalist zihniyette böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Hele modern kapitalizmde hiç yok. Bunlar kapitalizmin cani evlatları. O modern kapitalizm, bunlara neyi yüklediyse onlar da bunun gereğini yaptılar. Hiçbir şey bırakmadılar. Buralara helikopterlerle gelirler; o ocakların olduğu yerlere inerler; altın, elmas, gümüş, aklınıza ne gelirse bütün ocakları sömürürler, alıp kendi ülkelerine taşırlarmış. Oradaki garipler ölmüş, bitmiş, yok olmuş; umurlarında değil. Bunların bütün işi o yer altındaki zenginlikler. Onları da zaten orada bırakmadılar, aldılar kendi ülkelerine taşıdılar.

Şu anda Afrika şunu çok iyi görüyor, çok iyi anlıyor; diyorlar ki sizin buraya gelişleriniz artık Batı’nın Afrika ile olan ilişkilerini de derdest ediyor. Afrikalı memnun. Bütün mesele şimdi bizim Afrika’yı uyandırmamız, ayağa kaldırmamız. Bizim iş adamlarımızın oradaki yatırımları inşallah Afrika’yı ciddi manada uyanışa geçirecek.

 

"FETÖ OKULLARINI DEVRALMAYA BAŞLADIK"

Togo’da yaptığınız dörtlü zirve sonunda DAEŞ ve Boko Horom ile birlikte FETÖ ilk kez Afrika özelinde uluslararası bir metne terör örgütü olarak girdi. Hem bunu hem de Afrika’daki varlığımızın FETÖ ile mücadele açısından önemini değerlendirir misiniz?

Bir defa Afrika’da ciddi manada FETÖ ile ilgili bir çöküş başladı. Şu anda çok ciddi sayıda okul Maarif Vakfımıza devroldu. Maarif Vakfımız, 19 ülkede FETÖ iltisaklı 216 okulu devraldı. Şu anda bir Nijerya’da ayakta. Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile yaptığımız görüşmede tabi bu konuyu da ele aldık. Ama birçok Afrika ülkesinde hamdolsun bize, Maarif Vakfımıza katılımlar oldu. Maarif Vakfına olan bu katılımlar zaten FETÖ’nün artık buralarda çöküşü anlamına gelir. Bu, hızla da devam ediyor. FETÖ, Güney Afrika’da da yavaş yavaş çökmeye başladı.

 

"MACRON ÇOK CİDDİ KRİZ YAŞIYOR"

BM’deki adaletsiz işleyişe dikkat çekmek için söylediğiniz “daha adil bir dünya mümkün” sloganının, Afrika ve Orta Doğu halkları ve hükümetleri nezdinde güçlü bir karşılık bulduğunu görüyoruz. Ziyaret ettiğiniz ülkelerde bütün caddelerin, sokakların bu sloganla doldurulduğunu gördük. Bu ülke insanlarının böyle bir beklentisi olduğu çok açık. Sizin BM çerçevesinde başlattığınız “Dünya 5’ten büyüktür” şeklindeki siyasi inkılabın bölge halkları üzerinde gerçek anlamda bir tesiri olduğunu görüyoruz. Tabi bundan dolayı özellikle Fransa’nın ciddi bir rahatsızlığı var. Fransa bir süredir özellikle Cezayir’le ciddi bir siyasi kriz içerisinde. Macron’un bundan dolayı Türkiye’nin Cezayir halkını, devletini cesaretlendirdiği yönünde sözleri olmuştu. Peşinden de Türkiye’ye karşı tahrik edecek şekilde borç batağındaki Yunanistan’a yönelik ciddi silah satışı oldu. En son da yine Türkiye karşıtı bir hamle olarak Lafarge’ın Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek verdiğini de gördük. Fransa’nın Türkiye karşıtı bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fransa, Macron’la aslında çok ciddi bir kriz yaşıyor. Özellikle de son dönemlerin Fransa’sında bu yönetim, Fransa için en talihsiz yönetimdir. Ben Fransa’da Sarkozy ile tanıştım, Chirac ile tanıştım; bunların hiçbiriyle mukayese edilmezdi. Chirac’ta bir devlet adamlığı vardı. Sözse söz, olaya böyle bakardı. Çok ilginçtir, mesela, AB Liderler Zirvesinde üç adam vardı ki onlar Türkiye’yi ezdirmediler; Chirac, Schröder, Berlusconi... Türkiye o dönem içerisinde bütün AB Liderler Zirvesine istisnasız katılmıştır. Fakat Sarkozy ve değerli dostum Merkel geldikten sonra Türkiye’yi Liderler Zirvesine davetle ilgili tutum değişti. Tabi bu bizim Avrupa Birliğine giriş sürecimizi de olumsuz etkiledi. Adamların Türkiye’ye bakışı farklı. Eğer Türkiye’nin önünü açacak olurlarsa, biliyorlar ki Türkiye sıçrar. Bunlar Türkiye’nin sıçramasını ister mi, kabul eder mi? Biz şu anda tamamen, kendi imkanlarımızla yolumuza devam ediyoruz.

KAYNAK: HABER7

Bakmadan Geçme