- Haberler
- Teknoloji
- Elazığ'da depremler farklı türleri ortaya çıkardı! Bilim insanları oldukça heyecanlı
Elazığ'da depremler farklı türleri ortaya çıkardı! Bilim insanları oldukça heyecanlı
Deprem bölgesi Elazığ'da son yıllarda yılanların fazla görülmesiyle ilgili bilgi veren Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü...
Deprem bölgesi Elazığ'da son yıllarda yılanların fazla görülmesiyle ilgili bilgi veren Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Akın Temizer, "Bu yılanlar toprağın derinliklerinde yaşıyor. Toprak kaymaları ve depremler bu yılanların yaşam alanlarını bozdu. Ekolojik dengenin bozulması neticesinde yılan popülasyonun da artma başlamıştır" dedi.
24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6.8'lik başta olmak üzere meydana gelen çok sayıda büyüklü küçüklü depremler doğal yaşamın dengesini de bozdu. Merkez üssü Sivrice ilçesi olan 6.8'lik deprem sonrası Hazar Gölü civarında ağaçların için de ve dallarında görülen yılanlar başta olmak üzere çevre köylerde de ortaya çıktı. Yılanların ekolojik dengenin bozulması sonrasında popülasyonunun arttığı, yer sarsıntıları ve depremler gibi doğal afetlerden kaynaklıda yaşam alanlarının bozulduğu belirtildi.
Ülke genelinde her zaman yılanların görüldüğünü kaydeden FÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Akın Temizer, "Bu yılanların farklı türleri var. Tabi bu yılanları yakinen incelemedikten sonra kesin bir bilgi vermemiz doğru olmaz. Yılanın kafasındaki plaklara bakmamız lazım. Türkiye'de biz yılanları 3'e ayırırız. Zehirli yılanlar, zehirsiz yılanlar ve pitonlar diye. Bu yılan engerek yılanı değil ama zehirli olabilir. Su yılanlarını genelde 3 grup altında inceliyoruz" diye konuştu.
Su yılanlarının genelde zehirsiz olduğunu ifade eden Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Akın Temizer, "Korkmamak lazım. Su yılanları sulak alanlarda ve aquatik yerlerde bulunur. Engerek yılanı da suyun kenarında değil dağlık alanda bulunuyor. Ben bunu yakinen gördüm ve engerek yılanını izledim. Bunlar sessiz hareket eder. Canlı organizma ile beslenirler. Ama Sivrice ilçesinde görülen yılanlar yarı zehirli bir yılan. Zehirsiz yılan olsa bu kadar uzun olmaz. Zannedersem 2 metrenin üstünde bir uzunluğu var. Oldukça kalın ve kuyruğu da küt olduğuna göre yarı zehirli bir yılan" şeklinde konuştu.
Toprak kaymaları ve depremler yılanların yaşam alanlarını bozdu
Ekolojik dengenin bozulması neticesinde yılan popülasyonun da artma olduğunu belirten Temizer, "Yılan popülasyonunun artmasının ana temeli bu yılanlar zaten 290 gün aç kalıyor. Yani bir beslendikten sonra 290 gün aç kalma şansı var. Bu yılanlar toprağın derinliklerinde yaşıyor. Toprak kaymaları, depremler ve yer sarsıntıları bu yılanların yaşam alanlarını bozdu. Yaşam alanları bozulunca doğal olarak ortaya çıktı ve insanlar tarafından görülmeye başlandı. Ekolojik dengenin bozulması neticesinde yılan popülasyonun da artma başlamıştır. Sadece bu değil yılanların yaşadığı habitatlara insanların köyler ve yaşam alanlarını yapması yılanların yaşama alanlarını değiştirmesine sebep olmuştur. Ayrıca son zamanlar da dağlık bölgeler ve taş ocaklarından atılan dinamitler toprak altında sarsıntıya neden olduğu için yılanların yaşam alanlarını değiştirmesine ve ortaya çıkmasına sebep olmuştur" dedi..
Depremden sonra sürekli yılan görüldüğü haberleri geliyor"
Yılan popülasyonunu azaltmak için o bölgedeki kirpi popülasyonuna karışılmaması gerektiğini ifade eden Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Akın Temizer, "Depremden sonra köylülerden ve vatandaşlardan devamlı bana telefonlar geliyor. Filan yer de yılan gördük. Filan yerde yedi metre gibi. Ama Sivrice de görülen yılan türü su yılanı. Habitat ve ekolojik dengenin bozulmasından sonra zaman zaman yılan popülasyonu artıyor bazen de azalıyor. Yılan popülasyonunu azaltmak için o bölgedeki kirpi popülasyonuna karışmamak lazım. Gelincik, kirpi, porsuk, çeşitli su kuşları, leylekler ve yırtıcılar da yılanlarla beslenir. Tabiatta ki dengeyi hayvanlar kendisini öldürse bile o denge kendi kendine sağlanıyor. Ama insan eli işin içine girdiği zaman bir popülasyonun fazla miktarda tüketilmesi diğer popülasyonun azalmasına yada çoğalmasına, bu da ekolojik dengenin bozulmasına neden oluyor. Çevremizde bulunan canlı ve bitki türlerini insanoğlu korumak zorundadır" şeklinde konuştu.