Candan için vefa gecesi düzenlendi

Meram eski Belediye Başkanı ve Konya eski Milletvekili Veysel Can'dan Aydınlar Ocağı'nın düzenlediği 75. yaş vefa programında hatıralarını anlattı:

Candan için vefa gecesi düzenlendi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Konya Aydınlar Ocağı haftalık Salı Sohbetlerinde doğumunun 75. Yılında Meram Eski Belediye Başkanı ve Konya Eski Milletvekili Veysel Candan için vefa programı düzenledi. Konuşmasının önemli bir bölümünü Konya’nın manevi mimarlarına ayıran Candan siyasi hatıralarını da paylaştı. Candan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

KONYA MANEVİ MİMARLARIN OMUZLARINDADIR

Konya’nın iki tür mimarı vardır. Birincisi şehrin yapılaşmasını çizenlerdir ki bunların içinde bazen yanlışa sapanlar da olmuştur. İkicisi ise manevi mimarlardır ki Allah onlardan razı olsun. Bunlardan İbrahim Hakkı Konyalı, Mehmet Ali Uzve Hasan Özönder Konya’yı yazarak hizmet etmişlerdir. Ebu Said Muhammed Hadimi, Seyyid Harun Veli, Muhammed Lütfi Efendi, Muhammed Bahattin Efendi, Lâdikli Ahmet Ağa, Faruk Ulu Efendi, Hadimli Mehmet Efendi, Cidde’de medfun Aladağlı Hoca, Hacı Veyis Efendi, onun oğlu Hacıveyiszade Mustafa Efendi, Kurra Hafız Postacızade Rahim Efendi, Hacı Haydar Efendi, Zühtü ve Cemil Efendiler, Murteza Efendi, İstanbul’da medfun Şeyh Ebul Vefa, Sivaslı Ali Kemali Efendi, Ağazade Osman Efendi, Çimili Hakkı Efendi, Saidi Nursi’nin Kardeşi Abdülmecit Efendi İHL’de bizim Fars dili hocamızdı, Silleli Ali Uca, Akşehirli Ahmet Efendi ve daha niceleri Konya’nın altın madeninden daha değerli hazineleridir. Konya’da açılan ilk resmi Kur’an Kursu’nun Sobacılar İçindeki Bulgur Tekkesinde hizmet verdiğini de söyleyip bu bahsi bitirelim.

ERNBAKAN’LA NASIL TANIŞTIM?

1970’de üniversiteden mezun olduk geldik, mengenede oturuyoruz. Eczacılık okuduk.  Ben aynı zamanda İslam Enstitüsünü de okumak istiyordum ama Hayrettin Karaman bize o zaman “Tasdiknameni al git, Konya’da okuyacaksan oku” demişti. Mehmet Keçeciler benden bir dönem öndeydi, o hem siyasalı okudu, hem İslam Enstitüsünü bitirdi. Fakat ben devamsızlıktan kaldım.

Kapu Camiin orada bir elektrikçi toptancısı vardı. 1970 yılında bir sabah eve gelip “Giyin hemen gideceğiz” dedi. Numune hastanesinin orada iki katlı bir eve geldik. İçeride ikisi birbirinden kabadayı iki kişi var. Sonradan öğrendim ki biri Süleyman Arif Emre, diğeri Necmettin Erbakan’dı. Erbakan hocamızla böyle bir tanışmamız oldu. Vefatına kadar da yanında olmaya devam ettik.

SİYASET ZOR ZANAAT

Siyasete gelince… Siyaset zor iş. İnsanlara bir şeyi anlatmak kadar dünyada zor bir şey yok. Beyşehir’de 6-8 köyde konuştuk, yorulduk. Bir köye daha gittik,  birinin ayağında çorabı, ötekinin ayakkabısı yoktu.  “Bizi yormayın. İktidarda ANAP var, memnunsanız gidin ona verin, değilseniz bize verin” dedim.  Ben hayatta partiye oy istemedim. B u yüzden de bizim partide bana kızardı, “Böyle oy mu istenir?” diye. Köydeki bu sözüm üzerine birisi “Biz hayatımızdan memnunuz” dedi. Baktım çorabı yok. “Bu ayakkabısı olmayanı anladım da senin çorabın yok, sana ne oldu da memnunsun?” dedim. Bu sefer adam “Yav biz ne dediğimizi biliyor muyuz kardeşim? Bize ne bakarsın?” dedi.

Siyaset meydanında konuşulanların yüzde 99’unu fire vereceksiniz, birini de ihtiyatla karşılayacaksınız. Kapı örtülünce içeride konuşulanları dinleyeceksiniz bir garip, dışarıda konuşulanlar daha bir gariptir. Az önce sen böyle demedin mi deyince de “Kimse duymasın” der geçerler.

ANA-REFAH KURULSA BEN BAKANDIM

Milletvekili seçildik meclise gittik. ANAYOL hükümeti yıkılmış, Mesut Yılmaz ile Erbakan arasında hükümetle ilgili mutabakat olmuş, bakanlar belirlenmiş herkes birbirine hayırlı olsun diyordu. Bize de “Hadi hayırlı olsun, sen bakan oluyorsun” diyenler vardı. Ertesi sabah hükümet ilan edilecekti. Fakat o gece Amerika Mesut Yılmaz’a “Erbakan’ı iktidara getirirsen siyasi hayatını bitiririz” dedi. Gece 12’de Amerika’dan gelen telefonla Refah-ANAP hükümeti ilan edilmeden bitirildi. Bende 12’den önce bakanlar arasındaymışım. O gece 12’den sonra DYP ile görüşmeler yapıldı ve REFAHYOL kuruldu.

HÜKÜMET OLMAK İÇİN ÇİLLER’İ KORUDUK

O sırada bir gensorumuz vardı. Hükümet kurulmadan önce gensoru vermiştik. TOFAŞ’ın yüzde 15 hissesi Aydın Doğan grubuna değerinin çok altında satılmış. Devletin büyük zararı vardı. Hakikaten o gün komisyon kurulsa Çiller’in siyasi hayatı o biterdi. Oylamadan önce hoca bizi toplayıp, “Ben bundan önceki yolsuzluklara karışmam. Benim için bundan sonrası önemli. Biz DYP ile hükümet kurduk” dedi. Bende “Hocam öyle olmaz” diyordum. Neyse oylamaya gittik. Rıza Güneri gelip benim oyumu vekaletle kullanmayı teklif etti. Versem tersime kullanacaktı; vermedim. Hocanın söylediğinin tersine oy verdim. Akşam ortalık yıkıldı. Televizyonlar “Refah’ta ilk çatlama” diye haber veriyor, evime telefonlar geliyordu. Sabah hocam bizi alel acele çağırıp “Sen ne yaptın?” dedi. Ben de “Hocam istersen milletvekilliğinden istifa edeyim” dedim. “Şu teklifin öbüründen daha vahim bir olay” dedi. Gece 12 den sonra bakanlıktan bizi sildi ya; mecliste başka bir görev verdi, bizde eyvallah dedik.

Zaman zaman düşündükçe hocamın haklı olduğu çok yer çıktı.  O hükümet döneminde bir çok yolsuzluğu hırsızlığı önledik. Mesela on milyar dolarlık bir savunma ihalesi vardı. Doçent bir arkadaş “Hocam bu uyduruk bir ihale.  Burada on milyar dolarlık bir iş yok. Biz bunu kendimiz de yaparız” dedi. Hoca da dosyayı genel kurmaya iade etti. O zaman da “Hoca Orduya karşı geldi, Orduya para vermedi” dediler.

Hoca kadar nazik ve kibar adam az bulunur. Hocanın kendine değil inancına itirazları vardı. Bizim 4 partimiz de “Din eksenli, İslam’ı genişletmek üzere kurulmuştur” diye kapatıldı.

Siyasette çalışanları yorup bitirip, enerjilerini tüketip iş yapmamak üzere bir sistem var. Meclisin mimarisi bile öyledir. Milletvekili koridorlarda donanırken yorulur oturduğu yerde de uyur kalır.

RAYLI SİSTEMI NASIL YAPTIK?

Bir de Belediye dönemimizden bahsedelim. Bizden önce yarım olan raylı sitem vardı. Cevat Ayhan ağabey danışmanımızdı. Almanya’ya gitmeden önce Halil Ürün “Sen tüccarsın, şu dosyayı iyice bir oku” demişti. Hayrettin Özsaydam vardı. Aman Allah’ım, Belediye göz göre göre soyulur mu yahu? Almanya’dan gelen bir kontrol mühendisine Konya’da villa, araba, sekreter ve 50 bin mark ücret ödeyeceğiz. Kredi zaten Alman bankasından alınmış. Neticede o maddelerin pek çoğunu kaldırtıp belediyeyi büyük bir kayıptan kurtararak raylı sistemin yapılmasını sağladık.

GÜNÜN HATIRASI OLARAK KİTAP TAKDİM EDİLDİ

Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü program sonunda Veysel Candan’a, teşekkür edip sağlık dileyerek günün anısına çeşitli kitaplar takdim etti.

Bakmadan Geçme