Bir aşk 3 ölüm bir camii

Konya'nın tarihi eserlerini arasında olan Tahir ile Zühre Cami ve Türbesi hem ismini aldığı iki aşığın ölümle sonuçlanan aşkları hemde mimari yapısı ile yüzyıllardır büyük ilgi görüyor

Tahir İle Zühre Hikayesi


Merkez Meram ilçesi gedavet yürüyüş yolu üzerinde bulunan ve 13. Yüzyılda inşaa edilen Tahir ile Zühre camii hem hikayesi hem mimarisi ile büyük ilgi çekiyor. Kerem ile Aslı'nın aşkından sonra en çok bilinen Tahir ile Zühre’nin aşk hikayesi rivayetlere göre Urfa-Mardin yöreleri civarında yaşanmış. İki gencin aşkını ve kavuşmak için mücadelesi ise hikayeye göre şöyledir; ' Geçmiş zamanın birinde zengin mi zengin, güçlü mü güçlü bir padişah varmış. Dünyevi her türlü nimete sahip olan padişahın büyük bir derdi varmış, öye bir dert ki ne mal ne şöhret ona deva olmuyormuş. Padişahın derdi, bir türlü evlat sahibi olamaması imiş. Derdi yüzünden kendini eğlenceye veren padişah bir gün veziri ile dolaşmaya çıkmış, ikisi birlikte gezerken karşılarına bir derviş çıkmış ve onlara yardım edeceğini, ikisinin de muradının bir evlat sahibi olmak istediğini söylemiş. Tüm bunları duyan padişah ve vezir heyecan içinde dervişten aman dilemiş. Derviş cebinden bir elma çıkarıp ikiye bölerek, bir yarısını padişaha bir yarısını da vezire vermiş ve eklemiş "bu elmaları yerseniz ikinizde birer evlat sahibi olacaksanız", derviş padişahın bir kızı vezirin ise bir oğlu olacağını, ileride onları evlendirmelerini söyler ve gider. Elmaları yiyen padişah ve vezirin 9-10 ay sonra çocukları olur, tıpkı dervişin dediği gibi padişahın kızı vezirin de oğlu olur. Kız bebeğe Zühre, oğlan bebeğe ise Tahir ismi verilir. 

Bir aşk 3 ölüm bir camii

Tahir ile Zühre çocukluklarını birlikte geçirir, beraber yetişir en iyi hocalardan birlikte ders alırlar ve günün birinde genç olmaya başladıklarında Zühre için için Tahir'e aşık olur, ancak Tahir onu bir kardeş arkadaş olarak görmektedir. Zühre yüce Allah'a dualar eder, Tahir'e olan aşkının karşılık bulması onun da kendisine aşk beslemesini diler ve duaları kabul olur, artıl Tahir de Zühre'ye aşk hisseder. Birbirlerine aşkla bağlı olan gençler türkülerle, manilerle aşklarını dile getirirler artık ikisi de birbirlerine duydukları sevdadan emindir. Ancak bir gün padişahın hizmetindeki Arap köle, gençlerin aşkını farkeder ve Zühre'nin annesine söyler. Bu vesileyle bu konudan Padişahın da haberi olur ve karısına artık Zühre ile Tahir'i evlendirmeleri gerektiğini söyler, karısı buna karşı çıkar çünkü kızını kendileri gibi bir padişah hanedanına gelin etmek istemektedir. Padişaha sürekli Tahir'i kötüleyen karısı bunlarla yetinmez sihire başvurur, kocasını sihirle Tahir'den soğutup saraydan kovmasını sağlar. Birbirine aşık Tahir ve Zühre yıkılırlar, hasretle yanıp tutuşurlar. Tahir gizli gizli Zühre'yi görmeye gelirken Arap köleye yakalanır, hemen padişaha haber uçar ve Tahir Mardin'de bir zindana atılır. Zindandan yıllar sonra kurtulan Tahir ilk günkü aşkıyla Zühre'nin yanına gider,iki aşık hasret giderir ağlaşırlar, günler böyle geçerken Arap köle yine onları yakalar ve padişaha haber verir. Padişah Tahir'i huzuruna çağırır ve onu idam edeceğini söyler, bunu duyan Tahir Allah'a canını alması için dua eder ve kabul olur, oracıkta son nefesini verir. Tahir'in ölümüyle Zühre yıkılır, aklını kaybeder. Nice doktorlar ona çare bulamaz, bir gün Zühre Tahir'in mezarı başına gider ve Allah'a yalvarır, canını alıp ruhunun Tahir'in ruhuyla buluşması için, duaları kabul olur. Tahir'in mezarı başında Zühre'nin cansız bedenini gören Arap köle kahrolur kendini hançerle öldürür, çünkü için için o da Zühre'ye aşıktır. Zühre'nin padişah babası olanlardan kendisini suçlamış çok pişman olmuştur ancak artık çok geçtir, hem iki geç fidan acılar içinde ölmüş hem kendisi evlat acısına mahkum olmuştur.

Bir aşk 3 ölüm bir camii

Yapı, doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen bir oturum alanı üzerinde, kare planlı kubbeli kübik mescit bölümü ve mescidin doğu cephesine bitişik olarak kuzey kanadındaki dikdörtgen planlı ve aynalı tonozla örtülü sofa ile güney kanadında türbe olduğu düşünülen kare planlı ve kubbeli bir mekândan ibarettir.

Yapının doğu, batı ve güney cephelerinin zemin kotundan belli bir yüksekliğe kadar olan bölümleri kaba yonu ve moloz taş örgülü olup, cephenin saçak silmesine kadar olan bölümü tümüyle tuğla örgülüdür; kuzey ve batı cephelerin üst bölümlerinde, kubbe kasnağına açılmış sivri kemerli birer pencere yer alır.

Kuzey cephesinin alt bölümü düzgün kesme taş kaplamalı olup, saçak silmesine kadar olan bölümü tuğladır. Cephenin doğu kanadında, gerisindeki kubbeli mekâna açılan dikdörtgen bir kapı ve üzerinde de aynı mekânı aydınlatan tuğladan sivri kemerli bir pencere yer alır; kemer köşelikleri, turkuaz ve patlıcan moru çini mozaiklerle oluşturulmuş geometrik bir kompozisyonla değerlendirilmiştir. Cephenin kuzey kanadı, ön cepheye tuğla örgülü sivri bir kemer gözü halinde açılmaktadır; geçmişte eyvan olarak tasarlandığı anlaşılan kemer açıklığının alt bölümü, belli ki sonradan, kemerin üzengi seviyesini aşan tuğla örgülü bir duvar parçası ile kapatıldığı gibi, şimdiki sivri kemerli kapı açıklığı da bu müdahale sırasında ilâve olunmuştur. Hâlihazırda ahşap konsolların oturduğu demir borularla taşınan tek yöne eğimli sac bir sundurma çatı ile örtülü olan kapının özgün çini mozaik bezemelerinin pek azı günümüze ulaşabilmiştir.

Bir aşk 3 ölüm bir camii

Kapı açıklığından kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı ve basık aynalı tonozla örtülü sofaya dahil olunur; tuğla örgülü tonozun göbeğinde, turkuaz ve patlıcan moru renkli sırla tuğlalardan oluşan geometrik bir kompozisyon dikkati çeker. Mekânın güney duvarında alçı bir mihrap ve mihrap nişinin alt bölümünde de bitişiğindeki kubbeli mekâna açılan dikdörtgen formlu bir hacet penceresi bulunur. Alçı mihrabın, geçmişte çini kaplamalı olduğu iddia edilmiştir.

Sofanın batı duvarının güney kanadında sivri kemerli bir pencere ile kuzey kanadında dikdörtgen bir kapı açıklığı bulunur. Kapıyla dahil olunan kare planlı ibâdet mekânı, çift cidarlı tuğla bir kubbe ile örtülüdür; tuğla örgülü üçgen kuşağıyla oluşturulmuş onaltıgen kasnağa oturmaktadır. Kubbenin iç cidarındaki tuğla örgüleri, merkezde başlayıp kubbe eteğine kadar yayılarak genişleyen sekiz köşeli yıldız formunda istiflenmiş; kubbe kilit taşına da, dairesel çinili bir madalyon yerleştirilmiştir. Çevresi turkuaz ve patlıcan moru renkli eşkenar dörtgen ve dikdörtgen formlu sırlı tuğla ve kesme çini mozaiklerle kuşatılmış ve patlıcan moru renkli sırlı tuğlalarla dairesel olarak çevrelenmiş olan madalyonun merkezinde alçı zemin üzerine, turkuaz renkli çini mozaik parçalarla oluşturulmuş kûfî yazılar yer alır. Merkezinde beş köşeli yıldızın oluşturduğu beşgenlerin çevresinde kûfî hatla Muhammed, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali isimleri yazıldığı gibi, yanlarına patlıcan moru mozaiklerle aynı isimler sülüs hatla tekrar yazılmıştır.

Bir aşk 3 ölüm bir camii

Mescidin kıble duvarının ortasındaki mihrabı, alçı ve çini malzemenin birarada kullanıldığı ilgi çekici bir örnektir; onarım öncesinde tahrip olmuş alt bölümleri, alçı ile tamamlanmıştır. Eski mihrabından in-situ olarak kalabilmiş bölümleri, mukarnaslı kavsaranın ilk üç sırası ve köşelikleri ile mihrap nişini yanlardan ve üstten kuşatan bordürlerin üst yarısıdır.

İbâdet mekânının güney-doğu köşesindeki kare planlı mekân, tuğladan bir üçgen kuşağıyla geçilen tuğla örgülü kubbeyle örtülüdür; içinde iki ahşap sanduka bulunur.

İnşa kitâbesi bulunmayan yapının, yazılı tarihî kaynaklara dayanılarak, ünlü Selçuklu Veziri Sâhib Atâ Fahreddîn Ali tarafından ve 13. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmış olduğu kabul edilir.

 

HABER: ZAFER SAMANCI
 

Yorumlar 1
Mustafa Atay 06 Aralık 2023 13:11

Kalemine sağlık

Bakmadan Geçme