Başkan Unkur Narin Güran davasını değerlendirdi: İşte merak edilen sorular!
Konya Barosu Başkanı Avukat Oktay Unkur, Narin Güran davasında tartışılan soruları yanıtladı.
Diyarbakır'da 21 Ağustos'ta kaybolmasının ardından 19 gün sonra cesedi bir dere kenarında gömülü halde bulunan Narin Güran cinayetinde karar duruşması 28 Aralık tarihinde görüldü. Karar sonucu Narin'in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İtirafçı sanık Nevzat Bahtiyar'a ise "suç delillerini gizlemekten" 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmalara katılan Konya Barosu Başkanı Avukat Oktay Unkur, dava ile ilgili değerlendirmede bulundu. Hakimiyet.com muhabirlerinin sorularını yanıtlayan Unkur, kamuoyunda tartışılan sorulara cevap verdi.
İşte Başkan Unkur’un sorulara verdiği yanıtlar:
Narin kızımızın cinayeti ile ilgili süreç başladığı günden beri Konya Barosu ve Türkiye'deki bütün Barolar bu sürece dâhil oldular. İlk andan itibaren süreci hem baro olarak hem de bu tür süreçlere dahil olan kadın ve çocuk hakları merkezimizle sürecin takipçisi olduk.
Dört sanığa da cezalar verildi ancak cinayetin kim tarafından işlendiği henüz belli olmadı. Bu konuda bir öngörü ya da düşünceniz var mı?
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse ceza hukukunun amacı, suçla ilgili maddi gerçeğin gün yüzüne çıkarılması ve sorunların hukuk önünde gerekli yaptırımlara maruz kalmasını aslında amaçlar. Tabii kamuoyunda bu davayla ilgili soruşturma süreçlerinin yeterince ve etkin yürütülmediğine ilişkin bir eleştiri var. Bu eleştirilerin bir kısmı ben de katılıyorum açıkçası ama ilk başta manipülatif bir süreç yürütülmüş yani çocuğun cinayeti kurban gittiği değil de kaybolduğuna ilişkin bir algı yaratılmış. İşte bir takım ihbarlar verilmiş. Tabii bu süreçte deliller karartılmış, yok edilmiş. Bu nedenle yargılamada bir takım eksiklikler oluşmuştur. Açıkçası soruşturma sürecini daha aktif ve etkin yürütülseydi, Narin kızımızın faalinin kim olduğu, bu cinayetin neden ve nasıl işlendiğine ilişkin süreçleri tartışmıyor olurduk.
Dört sanık hâkim karşısına çıktı. Amca, anne ve abi beklenen cezayı aldı. Fakat Nevzat Bahtiyar sadece 4 yıl 6 ay ceza aldı. Bu durum da kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Nevzat’a verilen cezayla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu tür davaların yönlendirmesi kamuoyu tarafından yapılmaz. Bu tür davaları soruşturma aşaması deliller, tanıklar ve maddi gerçeği bulmaya yönelik süreçlerin hukuki anlamda nasıl yani yürüteceği yöndendir. Kimin ne kadar ceza alacağına toplum değil, kesinlikle yargı karar vermeli. Özellikle mahkeme tarafında Nevzat’a yönetilen suçlamaların en üst sınırdan bir ceza terkibine sağladığını düşündüğümüzde Nevzat açısından bir eksikliğinin olmadığını düşünüyorum. Çünkü Nevzatla ilgili suçlamaların, delileri ortadan kaldırmak ve gizlemek olduğu çok açıktı.
İstinaf sürecinde sanıklardan biri suçunu itiraftan ettiğinde o kişinin cezası değişir mi?
İstinaf sürecinde sanıkların, ifade değiştirip, suçu üstlenmeleri gayet mümkün ama bunun bir etki bir sonuç doğurabilmesi adına dosyadaki delillerle bu beyanların uyumlu olması gerekiyor. Dosyadaki somut olayla bu bayanların uyumlu olması gerekiyor. Ceza yargılamasında suçlanan kişinin suçu itiraf etmesi, o kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez. O kişinin cezalandırılması için de yeterli değildir. Ceza ayarlamasına maddi gerçeğin yargılama yapan makamlar tarafından ortaya büyük bir şekilde çıkartılması gerekiyor. Yani suçu üstlenen kişinin ben bu suç işleminde yeterli değil.
Emekli Cinayet Büro Amiri Savaş Kurtbaba, olayın ilk zamanlarında jandarma ekiplerinin luminal çalışma yapmasının gerekli olduğu ancak bu çalışmanın geciktiğini belirtmişti. Sizce iddianamede bir eksiklik var mıydı?
Genel anlamda kamuoyunda bu cinayetle ilişkin soruşturmanın hem kolluk hem de sonrasında savcılık aşamasında yeterli ve etkin yönetilmediğine ilişkin bir eleştiri var. Açıkçası bunun şüpheleri de var tabii ki. Ama sonrasında hem savcılık hem mahkeme çok titiz bir çalışma yürütmüşler. Dosyaya Çok ciddi bir şekilde hazırlanmışlar. Özellikle dosyanın savcısı hanımefendinin bu konuda çok yetkin olduğunu gördüm. Yargılama yapılırken hem savcılık hem de mahkeme kendisine sunulanla yetinmek zorundadır.
Kasım ve Aralık aylarında görülen 2 duruşmaya da katıldınız. Bu konuda sanıkların ifadelerini çelişki bakımından nasıl buldunuz?
Narin kaybolduğu günden bulunduğu 19 günlük süre zarfında aile üyeleri bir araya geldi. Olumsuz bir durumda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin bir ön hazırlık içinde oldular. Bu benim düşüncem Tabii ki kamuoyu da bunu tartışır. O nedenle sanıkların ifadeleri çelişkili olmakla beraber taban tabana çelişkiler içermiyordu. Ama çapraz sorguda genellikle, bilmiyordum, hatırlamıyorum görmedim gibi beyanda bulundular.
Başkan Unkur gündemi sarsan Rojin Kabaiş davasına yönelik sorulara ise, şu cevapları verdi:
Sizce Rojin Kabaiş davasında verilen kısıtlılık kararı doğru muydu? Karar kaldırılmalı mı?
Somut olayın içeriğinde delilerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir şüphe varsa faile ulaşmak, delillere ulaşmak açısından çok uzun sürmeden kaygıyla ve istisnai olmak şartıyla kısıtlılık kararı verilebilir. Rojin Kabaiş davasında verilen kısıtlılık kararının hangi gerekçeyle verildiğini bilmiyorum açıkçası. Fakat kamuoyuna mal olmuş bir olayla İlgili kısıtlılık kararının verilmesinin altında muhakkak gerekli ve gerçekçi nedenler olduğunu düşünüyorum.
Peki, sizce Narin Güran olayında da kısıtlılık kararı verilebilir miydi?
Kızımız kaybolduktan sonra cesedi bulununcaya kadar 19 gün geçti. Belki kamu kısıtlılık kararını eleştiriyor ama kısıtlılık kararı gerçek haliyle faillere ve delillere ulaşmak açısından çok önemli. Kamuoyuna açık ve herkesin neredeyse her anını her dakikasını takip ettiği bir soruşturmada failler kendilerini hem de delilleri gizleyebilirler. Bence Rojin davası gibi belki de Narin davasında ilk günlerinde çok istisnai ve çok uzun süreli olmamak şartıyla bir kısıtlılık karar verilmiş olsaydı belki bugün çok daha net delillerle hüküm tesisine tanık olmuş olurduk.
Kamuoyunu en çok düşündüren konulardan biri de hüküm verilmesine rağmen Narin’in kim tarafından ve nasıl öldürüldüğünün halen belli olmaması. Peki, bu dava böyle kapanabilir mi?
Yargılama süreci bitmedi halen devam ediyor. Bir istinaf süreci daha sonra da temyiz süreci olacak. Bu aşamada bir takım delillerin ve maddi gerçeğin ortaya çıkması, birilerinin dosyadaki madde gerçekliklerle örtüşen ifadeler vermesi süreci değiştirebilir.