Bakan Bozdağ: 'Hukuk devletinin ayıplarını Anayasamızdan bir bir temizledik'
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'de bilim, sanat ve ifade özgürlüğünün, yasalarla güvence altına alındığını ve hiç kimsenin bu özgürlüklerine müdahale edilemeyeceğini belirterek 'Hukuk devletinin ayıplarını Anayasamızdan bir bir temizledik' dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'de bilim, sanat ve ifade özgürlüğünün, yasalarla güvence altına alındığını ve hiç kimsenin bu özgürlüklerine müdahale edilemeyeceğini belirterek "Hukuk devletinin ayıplarını Anayasamızdan bir bir temizledik" dedi.
Bozdağ, Sultan Alparslan Kültür Merkezi'nde düzenlenen Selçuk Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, Selçuk Üniversitesi mezunu olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Selçuk Üniversitesi'nin, Türkiye'nin ve dünyanın saygın, marka üniversitelerinden olduğunu belirten Bozdağ, üniversitenin kuruluşundan bugüne dek, gelişmesine katkı verenlere teşekkür etti.
Bozdağ, üniversitelerin, ülkenin gücü olduğunu dile getirerek, "Dünyada en büyük gücün bilim olduğunu, ilim olduğunu, bilgi olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Yer altı zenginlikleri çok olan nice ülkeler var ki yokluk içindeler. Huzur, güven ve barış ortamından yoksunlar ama bilgiye sahip olan, bilgiyi üreten, onu tekniğe ve teknolojiye dönüştüren nice ülkeler var ki yeteri kadar yer altı zenginliği olmadığı halde dünyanın en müreffeh ve en güçlü ülkeleri arasında yer almakta." dedi.
Bu nedenle Türkiye'yi hem kendi içinde bilimsel rekabete açmak, hem de daha çok insanın bu bilimsel rekabet içerisinde yer almasını sağlamak ve Türkiye'nin daha çok akademisyen ve öğrenciyle uluslararası rekabette yerini almasını sağlamak maksadıyla bir dizi atılımlar yaptıklarını anlatan Bozdağ, "Son 20 yıl içerisinde 76 olan üniversite sayımızı 208'e çıkarmak, 1,5 milyon civarında olan öğrenci sayımızı 8,5 milyona çıkarmak ve 66 bin 750 civarında olan akademisyen sayımızı da 184 bin 702'ye çıkarmak suretiyle Türkiye'mizi dünya bilimsel rekabet alanında en üst sıralara taşımayı hedefledik." diye konuştu.
Bu hedefin akademisyenlerin ve öğrencilerin emeğiyle gerçekleştirileceğine inandığını vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye'de yerli ve milli savunma sanayisi üretiminde yerlilik oranı yüzde 20'lerden yüzde 80'lere tırmanmış, kendi ihtiyacımız olan pek çok ürünü kendi mühendislerimiz ve işçilerimiz, teknik uzmanlarımız marifetiyle üretirken, öte yandan dünya pazarından 5 milyar dolarlık ihracat payı alan bir Türkiye varsa, hiç şüpheniz olmasın bunda akademisyenlerimizin, bilim insanlarımızın, mühendislerimizin, uzmanlarımızın, bilimi üreten ve onu teknolojiye, sanayiye dönüştüren bir Türkiye'ye doğru yürüyüşümüzün katkısı tartışmasızdır. Her alanda ülkemizi değiştirecek, dönüştürecek gayreti ve çabayı birlikte göstermek, birlikte ülkemizi geliştirmek zorundayız."
Bozdağ, iIimin ve kültürün insanları birbirine yaklaştırması gerektiğine dikkati çekerek, "Öğrenerek insanlar her şeyin daha iyisine, daha güzeline erişme imkanı bulurlar. Biz öğrendikçe iyiden, güzelden uzaklaşıyorsak o zaman oturup, durup bir düşünmekte fayda vardır. Onun için bilim yuvalarımızı, terör örgütlerinin veya Türkiye ve dünyada insanlığa karşı pek çok suç işleyenlerin hakim olduğu alanlara dönüştürmek isteyenlere karşı da hepimizin hassas olmasında son derece büyük bir önem vardır." ifadesini kullandı.
- "Hürriyet, Allah dışında herkese karşı hür olmayı da gerektirir"
İfade özgürlüğünü, bilim ve sanat alanındaki her türlü gelişmenin motor gücü olarak gördüklerine değinen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bir ülkede ifade hürriyeti, ilim hürriyeti, anayasa ve yasalarla teminat altına alınmamışsa orada gelişmenin tıkanması, ilerlemenin durması kuvvetle muhtemeldir. Onun için de bizim anayasamız bilim ve sanat hürriyetini teminat altına aldığı gibi, onları kısıtlayacak adımları da azaltan ve anayasal güvence altında, bunların kısıtlanmasını zorlaştıran pek çok hüküm koymuştur. O nedenle bilim ve sanat hürriyeti, ifade hürriyeti, anayasamızın, yasalarımızın teminatı altındadır. Hiç kimsenin bilim ve sanat hürriyeti nedeniyle bir sıkıntıya uğraması ülkemizde söz konusu değildir. Olması da düşünülemez. Zira yasalarımız ve anayasamız buna imkan vermeyecek düzenlemeleri içerdiği gibi, buna tevessül edecekleri hak ettiği cezaya çarptıracak düzenlemeleri de hiç kuşkusuz içermektedir. Tabii bilimsel hürriyeti ifade ederken bir hususun altını çizmekte fayda görüyorum. Biz de üniversitede okuduk. Biz de değişik siyasi görüşlerin içerisinden geliyoruz ama benim gördüğüm bir şey var, o da şu; esas hürriyet, Allah dışında herkese karşı hür olmayı da gerektirir. Yani ideolojilerin veyahut da herhangi bir akımın veyahut da herhangi bir düşüncenin esiri olmak, sadece onun davulunu çalmak, bütün okuduğu kitaplarla o ideolojilerin doğruluğunu ispatlamak, bütün yazdıklarını o ideolojilerin doğruluğunu millete, başkalarına anlatmak için uğraşanlar esasında gönüllü kölelerdir."
- "Kırk yılın hatırına doğrulara yönelmekten çekinen, hür olamaz"
İdeolojilere köle değil hakim olmak gerektiğinin altını çizen Bozdağ, "İdeolojilerin hepsini bilmek, onlarda faydalı, yararlı yönler varsa ya da zararlı yönler varsa bunları değerlendirmek, faydalısını alıp zararlısını def etmek, ideolojilere hakim olmak, onlara hükmetmek, esas hür olmanı gerektirir ama bir bakıyorsunuz terör örgütlerinin bir dediğini iki etmeyen, 'Öl' dediğinde ölen, 'Öldür' dediğinde öldürenler kendini hür, başkalarını köle zannediyor. Bir ideolojinin kulu kölesi, hayatını feda edecek kadar onun peşinden koşanlar, asla hür olamaz. Bilim insanı da hür olamaz. Öğrenci de hür olamaz. Siyasetçi de hür olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, zaman zaman siyasiler olarak düşüncelerinin değişmesi noktasında eleştiri aldıklarını belirterek, "Derler ki 'Niye dün böyle söylüyordu, bugün böyle'. Dün öyle düşünüyordum ama gördük ki yanlış, gördük ki eksik, gördük ki daha doğru burada. Dün yanlış düşünüyorduk, bugün ayıplarlar diye doğruyu gördüğümüzde ona sahip çıkmayacak mıyız? Doğruyu kim görüyorsa hemen ona sahip çıkmak, hakikati kim buluyorsa hemen onunla yol almak elbette bize güç katacaktır ama bile bile 'başkaları kınamasın, ayıplamasın, suçlamasın' diye 'Ben kırk yıldır falan düşüncedeyim, şimdi nasıl böyle olurum' diye, kırk yılın hatırına doğrulara yönelmekten, hakkı ve hakikati söylemekten çekinen hür biri olamaz. O yüzden de bu ideolojik kavgalara çok bedel ödemiş bir milletin evlatları olarak bu ideolojik tartışmaları kendi milletimizin ve devletimizin hayrına kullanıp, onların taraftarlığını ve onlara esir olmayı reddeden bir anlayış bizim ülkemize güç katacaktır." görüşünü paylaştı.
Türkiye'nin gelişmesine engel olmak isteyenlerin ülkede fitne çıkarma girişimlerinde bulunduğunu söyleyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Uluslararası güçlerin Türkiye gibi gelişmekte olan, esasında kudretli bir tarihin ve milletin mirasçısı olan büyük devletin, büyük milletin mensupları arasına fitne sokmak için özel gayret sarf ettiklerini gözden ırak tutmamak lazım. Her dönemde milletimizi ve devletimizi, içinde var olan istikrarı, huzur ve güven ortamını bozmak, insanlarımızı birbirinin karşısına dikmek için nice fonlar tahsis ediliyor, nice gayretler ortaya konuyor. Bir bakıyorsunuz birinin yuları birinin elinde, öbürününki başkasının elinde. Ama etrafındaki insanlar, onlar tarafından sevk ve idare ediliyor. Kim idare ediyor? Yuları elinde tutan, fonlayan idare ediyor. Foncuları elinde tutan, fonlayanların diktikleri insanlar, hür insanlar olamaz.
Türkiye'nin güçlü yürüyüşünü durdurmak isteyenlerin, gençlerimiz üzerinde de çok çalıştığını hep beraber görüyoruz. Çünkü onları etkilemek, ülkenin geleceğini etkilemektir. Onları değiştirmek, ülkenin geleceğini değiştirmektir. Onlara hükmetmek, ülkenin geleceğine hükmetmektir. O nedenle pek çok ülke bu alanda çok ciddi yatırımlar yapmaktadır. Onun için de bizim gençlerimizin bu yatırımları görerek Türk milletinin şerefli, onurlu bir üyesi olmanın bize sağladığı şeref ve onurdan başka dünyada bizi mutlu edecek hiçbir şeref ve onurun olmadığını görerek, ay yıldızlı al bayrağımızı, vatanımızı, milletimizi ve devletimizi her yerde ve her daim daha güçlü kılmak için çalıştığımızda bizim gideceğimiz ülkeler değil, bize gelen ülkeler, bizim gideceğimiz yerler değil, bize gelen yerlerin çoğaldığını hep beraber göreceğiz."