Bakan Bilgin açıkladı: En düşük memur maaşı ne kadar oldu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, yüzde 42'lik zamdan tüm kamu çalışanlarının yararlanacağını belirterek, bugün yapılan zamla birlikte en düşük memur maaşı 7 bin 500 TL olacağını söyledi. Bakan Bilgin, EYT için de tarih verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin memur zammı ve EYT çalışmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Vedat Bilgin, "Yüzde 42'lik artış ciddi bir artıştır. Bu enflasyon şartları içerisinde çok yüksek değildir. Biz daha fazla vermek isterdik." dedi.
Bugün yapılan zamla birlikte en düşük memur maaşı 7 bin 500 TL olacağı bilgisini de paylaşan Bakan Bilgin, "Devlet 90 milyar lira alacağından vazgeçti. Çalışanları için vazgeçti. Devlet elini taşın altına fazlasıyla koydu. Tüm kamu çalışanları bu artıştan (memur zammı) istifade edecek" şeklinde konuştu.
Aralık ayında ne olacak' sorusunu da yanıtlayan Bakan Bilgin, "Aralık ayından itibaren enflasyonun inişe geçeceğini Türkiye’nin daha iyi yere geleceğini söyledi. Diyelim ki tersi olduğu çalışanlarımızı koruyacak ilave müdahaleler yapacağız" ifadelerini kullandı.
Bakan Bilgin, "EYT meselesi masamızda, emekçilerimiz hiç merak etmesin. Bu yılın sonuna kadar önümüzdeki dosyaların tümünü çözeceğiz. EYT de önemli dosyalardan bir tanesi" ifadelerini sözlerine ekledi.
Bakan Bilgin'in açıklamalarından satır başları:
Enerji fiyatlarındaki artış kaçınılmaz olarak enflasyondaki artışın en önemli sebebi olarak ortaya çıktı. Enflasyon, tahminlerimizi zorlayarak yüksek çıktı. Bu kadar artış beklemiyorduk. Bunda enerji sektörünün etkisi fazla.
Memur ve memur emeklisine %42 düzeyinde bir zam oranını gerçekleştireceğiz. Bağ-Kur ve işçi emeklilerine de yüzde 42 zam verilecek. 300 ile 500 TL memur maaşına seyyanen yansıyacak. Devlet 90 milyar lira alacağından vazgeçti. Çalışanları için vazgeçti. Devlet elini taşın altına fazlasıyla koydu. Tüm kamu çalışanları bu artıştan (memur zammı) istifade edecek. Türk devleti çalışanlarını ve emeklilerini koruma bilinciyle hareket etmekte ve böyle davranmaktadır."
En düşük memur maaşı 7500 liranın üzerinde olacak. Tüm kamu çalışanları bu artıştan (memur zammı) istifade edecek. Yüzde 30’luk zam (asgari ücret zammı) 6 ay için verilmedi. Ara zam olarak verildi.
ASGARİ ÜCRETTE ARTIŞ BEKLENTİLERİ KARŞILADI MI?
Önce şunun altını çizmek lazım. Yıl başında verilen yüzde 50’lik zam o zaman enflasyon çok daha düşük 36 civarında olduğu sırada verilmiştir. Biz bu yılı yüzde 50 ile kapatırız diye düşünüyorduk.
Diyorlar ki 6 aylık enflasyon yüzde 42 neden yüzde 30 zam verildi. 6 aylık enflasyon yüzde 42, yüzde 39 zam 6 aylık için değil yıllığı tamamlamak için ara bir zam olarak verildi. Yüzde 50 yıl için verilmişti. Zaten fazla verilmişti, enflasyon onu eritmeye başlayınca yıllık olarak onu destekleyen aritmetik olarak yüzde 80 zam verildi. 1 yıl önce kümülatif olarak baktığımızda yüzde 94 zam verildi. İşçilere verilen zam memurlara verilen zamdan az değildir.
BUNLAR BİLİMSEL ÇALIŞMALAR DEĞİL
Aradaki fark nedir biz işçilere verdiğimiz zammı eksik bularak ara bir zamla yıl sonuna kadar tamamladı. İkinci bir mesele çok konuşulunca yanlış zannediliyor. 6 bin lira açlık sınırı var neden 5.5 bin lira verdin. Memur konfederasyonları da dahil kendilerine göre açlık sınırını belirliyor. Bunlar bilimsel olarak yapılmış çalışmalar değildir.
SATIN ALMA GÜCÜ PARİTESİ!
Almanya’da 1200 euro ortalaması asgari ücretin, kiralar ne kadar? Bin Euro’ya AB ülkelerinde kiralık ev bulabilir misiniz? Bir oda, dün bizim bir arkadaşımızın çocuğu gitti ortak paylaştığı bir alan ama birer odayı 1500 Euro’ya kiraladılar. Neden bahsediyorsunuz? Bu bize satın alma gücü gibi bir kavramı getiriyor.
Satın alma gücü paritesi dediğimiz şey budur. Biz bunları yaparak değerlendirdik. Uluslararası kuruluşların hesaplarına göre Tükriye’de açlık sınırı 3600 lira ile 4000 lira arasındadır. Yoksulluk sınırı da bu bahsettiğim kuruluşların hesaplamalarına göre benim geçtiğimiz günlerde baktığım rakamlar 9 bin liraydı. 1 ailenin geliri 9 bin liranın altındaysa 3600’ün altındaysa bu rakamları ciddiye alabiliriz.
Bu 6 bin lira yoksulluk sınırı çeşitli sendikaların araştırmalarıdır. Bunları da anlamsız bulmuyorum. Onlar da kamuoyunda pazarlık yapmak için ücretlerini artırıyorlar. Bu da onlar açısından anlamlıdır. Yoksulluk sınırını 20 bin lira demişler bu komik oluyor. Yoksulluk sınırı 20 bin lira ise Türkiye’de herkes yoksuldur.
ASGARİ ÜCRET SENDİKALARIN TOPLU SÖZLEŞMESİNİN ÜZERİNDE
Türkiye 5500 lira asgari ücreti tayin ederken birçok toplu sözleşmenin üzerinde bir asgari ücreti belirlemiştir. Ülkemizin çeşitli yerlerinde atölyelerde sevinçle karşılanmıştır.
Biz hükümet olarak biraz önce 90 milyar lira üzerinde parayı omuzladı. Ama başka bir şey daha yaptı. 6 milyar civarında işverene destek verdi. Daha önce 75 lira destek vardı. Bu sene onu 100 liraya çıkardık. Onu da hesaba kattığımızda 100 milyar destek verdiğimiz söyleyebilirim. Bunu çalışanlarımız için yaptık.
ARALIK AYINDA NE OLACAK DENİLİYOR?
Bizim tahminimiz yapılan hesaplamalar, bugün zirveyi buldu ama bundan sonra enflasyonun kontrol altına alındığını sayın bakan söyledi. Aralık ayından itibaren enflasyonun inişe geçeceğini Türkiye’nin daha iyi yere geleceğini söyledi. Diyelim ki tersi olduğu çalışanlarımızı koruyacak ilave müdahaleler yapacağız.
Birde 3 ayda bir yapalım, hatta ayda bir yapalım diyenler var. İktisadi olaylarda Türkiye’nin enflasyonu büyük ölçüde talep ölçülü değildir. Esas belirleyici olan dövizdeki artış ve enerji fiyatlarının artmasıdır. Dövize bir ülkede talep olmazsa dövize talep artmaz ama ana sebep budur. İkincisi enerji fiyatlarının artmasıdır. Türkiye doğal gazı petrolü kendi kaynaklarıyla üretseydi tablo ne kadar değişirdi. Bizim enerji kaynaklarına verdiğimiz para 48 milyar. Bu sene ne kadar vereceğiz 53 milyar dolar vereceğiz. 55 milyar dolara yakın bir artış var. 55 milyar dolar çok önemli bir rakamdır.
Türkiye’nin altından kalkacak bir ülkedir. Döviz fiyatlarında neden dalgalanma oluyor dövize olan taleptir. Onu ikame edecek yatırım araçlarının piyasaya sunulması lazım. Bankaların onu ikame edecek araçları olması lazım. Ama bunların adım adım yapıldığı bir süreçten geçiyoruz.
ASGARİ ÜCRETE ZAM TALEP ENFLASYONU OLUŞTURUYOR MU?
Ocak ayında biz yüzde 50 artış yaptığımızda onun enflasyona etkisi yüzde 4.5 oldu. Ama yıllık enflasyon aylıkta binde 4 civarına gelir. O belli ölçüde doğrudur ama onun bir sarmal yaratması için her ay müdahale etmek gerekir. Bazılarının böyle talepleri var 3 ayda bir yapalım, bazıları daha hızlı davranıp her ay yapalım diyor. Onu yaptığımız zaman etkisinin daha fazla olacağını söyleyebiliriz. Biz 6 ayda bir müdahale yaptık inanıyoruz ki Türkiye’de ekonomik dengeler, uluslararası sistemdeki tedarik krizinde düzelme olduğu zaman bunlara ihtiyaç kalmayacaktır. Biz yıllık toplu sözleşmemizi yaptığımız zaman daha istikrarlı bir ekonomiye sahip olduğumuz bir ortamdayız demektir.
2023’te daha fazla önümüzü göreceğimiz bir dönem olacak. Dünya bu küresel krizi sürdüremez. Birçok ülke çöker. Başta sanayi devleri çöker, Almanya’ çöker. Almanya’da ÜFE ilk defa iki ay yüzde 30’un üzerine çıktı. Bunları birlikte değerlendirmek lazım.
Türkiye bütün sorunların ortadan kaldıracağı önemli bir eğilimi bünyesinde taşıyor. Bu Türkiye’deki üretim artışının devam etmesidir. Türkiye ilk çeyrekte yüzde 7.3 büyüdü.
EYT MESELESİ MASANIZDA MI?
EYT meselesi masamızda, emekçilerimiz hiç merak etmesin. Bu yılın sonuna kadar önümüzdeki dosyaların tümünü çözeceğiz. EYT de önemli dosyalardan bir tanesi. Alternatif çözüm önerileri oluşturmaya çalışıyoruz. Her şey önümüzde. Benim acil çözmek istediğim geçici işçi sorunudur.
Bu sorunu çözeceğim onları çözmemiz lazım. Bunun çözümü daha pratik olarak mümkündür. Diğer bir sorunumuz var kamu personeli içerisinde sözleşmeliler var. Bu sözleşme kamuda Arap saçına dönmüş sözleşmeli modeli var. Bunları sadeleştireceğiz. Sözleşme yapılması zorunlu olan statülere dönüştüreceğiz. Kadro haklarını vereceğiz.
Kadro haklarını vereceğiz diğer sözleşmeliye kamunun ihtiyacı var. Çok özel bir yazılımcı, çok özel bir teknolojiyi bilen kamunun kuruluşlarında çalışan uzmanlık isteyen personelleri mevcut kamu personeli olarak çalıştıramıyorsunuz. Onlara da seçenek sunacağız. Kamuda sana şu imkanları vereceğiz diyeceğiz. Bu çalışmamızı şu anda sürdürüyoruz. Çalışma grubundaki arkadaşlara teşekkür ediyorum.
3600’ÜN EMEKLİYE ÇOK ETKİSİ OLUR MU?
Çok büyük etkisi olur. Biliyorsunuz 3600 meselesi polislerle başladı. 4 meslek grubuna, sayın Cumhurbaşkanımız 4 meslek grubunun sorunlarının çözülmesinde çalışma yapılmasını önümüzde bulduk. Biz bunu ele aldık ve 4 grupla sınırlı kalmadık. 4 meslek grubuyla sınırlı kaldığında bir adaletsizlik duygusu olacak.
Bazılarına özel bir düzenleme yapıldığı zaman adalet duygusu incinir. Bir defa hiç göstergesi olmayanlara 600 puan verdik. Bu yukarıya doğru yansıdı. Kademe kademe yansıyarak ilerledi. Sonra ne yaptık, 2 yıllık okulları bitirenleri bu sürecin içerisine kattık. Diğer gruplarda 3600 edinme fırsatı yoktu. Ama kamuda önemli görevler yapıyorlar. Kamuda çalışan avukatları 3600’e kattık.
Sözü edilmeyen bekçiler. Bunları kattık. Dahası var, biz ilk defa bunları konuştuğumuz zaman dernekleri geldi bireysel olarak aradılar 3 il müdürünün 3600’ü vardı. Ankara İstanbul, İzmir’in il müdürleri 3600’dü. Bütün illeri 3600 yaptık. İlçe müdürleri, ilçe yardımcılarını kapsayan biz bunu 5.5 milyon kamu çalışanına kadar ulaştırdık.
Bunların emekli maaşlarında 2 bin liradan başlayan, statülerine göre artan farklar ortaya çıkacak, emekli ikramiyelerinde ciddi farklar ortaya çıkacak. 3600 düzenlemesiyle 45 bin liradan 70 bin liraya kadar emekli ikramiyelerinde farklar çıkacak. Mevcut emekliler de bunlardan istifade edecekler.
ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ZAMMIN ÖZEL SEKTÖRE ETKİSİ...
Bizim özel sektörümüzün esas şeyi orada ücretleri devlet belirlemiyor. Evet devlet asgari ücreti belirliyor gerisine karışmıyor. Orada iki şeyi ileri sürüyorum. Birisi şu özel sektörün büyük bir yoğunluğu işçilerimizin örgütlenmesinden endişeleniyor.
Ciddi işçi çalıştıran işletmelerde de bu tutum var. İkinci şeyim de şu: Bizim asgari ücretimiz işletmeler içerisinde asgari ücret seviyelerinin farklılaştırılmasını sağlıyor.
İşletmelerin kendi verimliliklerini artırabilecek bir ücret düzenlemesiyle bu meselenin çözüleceğine inanıyorum. İşletmeler çalışanları olmadan, teknisyenleri olmadan kendi fonksiyonlarını yerine getiremezler. Bilişim çağındayız. Bilişim çağında emeğin farklılaşmış birimlerini sentezlediğiniz zaman olabilecek bir üretim faaliyetini zorunlu kılıyor. Yeni çağımız bunu zorunlu kılıyor. İşletme yöneticilerinin, CEO’ların bu sorumluluğu almaları lazım."
"ÖZEL ANLAŞMADA CİDDİ SORUNLAR VAR"
Geçtiğimiz günlerde bir şey yaşadık. Bazı hastaneler özel sözleşme yapmışlar. Bizim 1400 tane tıp merkezi sağlık kuruluşu vs ama yaklaşık 500 tane de sağlık hizmeti sunan hastane var. Bunların 23 tanesi ile özel sözleşme yapılmış. kalp ve kanser hastalıklarına anca bakarız demişler. Bizim kuruluşlarımız da özel bir anlaşma yapmış. Bu özel anlaşmada ciddi sorunlar var.
Hasta giriyor kalbimde sorun var diyor. Gözümde de, böbreğimde de sorun var diyor. Bunlar SGK’yı kapsamıyor özel para alıyor. Kalbine bakıyorsa da ondan bizden para alıyor. Bir sürü de tahlil yaptırıyorlar. Bizim hastalarımız çok sayıda şikayette bulundular. Ben meseleyi inceledim biz sosyal devletiz. Kimseye özel imtiyazlı bir alan tanımayız. Aksi taktirde ben sizinle anlaşma yapmam dedim.
Emeklilerimiz, bütün yurttaşlarımız, devlet SGK primi ödeyen bütün vatandaşlarımız bu hastahanelerle özel anlaşmanın kaldırıldığını bilsinler. Her alanda açacaklar. Bazıları itiraz etti ama bizimle bütün alanlarda sözleşme yaptılar.