Atar' dan, depremzede kadınların ihtiyaçlarını karşılayalım çağrısı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklama yapan DEVA Partisi Konya Kadın Politikaları Başkanı Tuğba Tuncer Atar, depremzede kadınların ihtiyaçlarının karşılanması için çağrıda bulundu.
KONYA HABER: DEVA Partisi Konya Kadın Politikaları Başkanı Tuğba Tuncer Atar, deprem sonrasında kadınların zor zamanlar geçirdiğini belirterek, "Açık, güvenliksiz ve kalabalık yerlerde barınmaya çalışan kadınların mahremiyet alanlarının olmaması, tuvaletlerin ve yıkanma yerlerinin kadınlar ve kız çocukları için ayrı olmaması, emzirme alanı bulmakta zorlanılması yaşamı zorlu ve güvensiz hale getiriyor. Tüm bu potansiyel riskler kadınlarda kaygı durumunu ve psikolojik depresyon ihtimalini iyice artırıyor. Verilere göre depremden etkilenen yaklaşık 4 milyon kadın üreme çağında. 24 bin kadının önümüzdeki ay doğum yapacağı öngörülüyor. Ancak işleri hiç de kolay değil. Hijyenik şartlar olmadığı için enfeksiyon riski çok yüksek. Ayrıca hamilelerin doğum sürecinde doktor takibine ve kaliteli bakıma erişebilmeleri hayati önemde. Bu dönemde alınması gereken ilaç ve takviyeler var” dedi.
Depremzede kadınların sorunları giderek çoğalıyor
Atar depremzede kadınların yaşadığı sorunların çoğaldığına da dikkat çekerek, "Uzmanlar stres, kötü koşullar ve travmalar nedeniyle erken doğumlar, düşükler, düşük doğum tartılı bebekler ve anne-bebek ölümleri beklediklerini ifade ediyor. Hamilelerin yaşadıkları yerde takip edilmeleri son derece önemli çünkü yollardaki risk ciddi sorunlara sebep olabiliyor. Hamile depremzedeler, ‘Doğumdan korkardım şimdi doğuramayacağımdan korkuyorum’ diyor. Üzüntü ve korkudan dışarıda ne yemek bulursa yiyen, sütü kesilen, emziremeyen anneler var. Afet sonucu stres hormonu yükselmesi anne sütünde sorunlar oluşturuyor ve bebek mamasına ihtiyaç duyuluyor. Kadının sütünün olması için bir şeyler yemesi gerekiyor ama gıda imkanları çok kısıtlı. Kadın içmeye su bulsa da tuvalete gitmemek için su içmek istemiyor. Sütü bu da azaltıyor. Soğukta bebeklerin altını değiştirmek de ayrı bir zorluk. Elektrik olmadığı için tedavi göremeyen hastalar var. En sık görülen rahatsızlıkları ise akut ve travma sonrası stres bozukluğu. Kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekân ve yerlerden kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıklar tedavi edilmezse kalıcı hale gelebiliyor. Kadınlarda en sık görülen psikolojik durum ise kaygı bozukluğu. Uzmanlara göre korku, öfke, suçluluk, çaresizlik ve donup kalma gibi duygu durumlarının yaşanması oldukça normal."
Deprem bölgesindeki kadınların hayatı kolaylaştırılmalıdır
Deprem bölgesindeki kadınların hayatını kolaylaştırmak için hazırladıkları çözüm listesini de paylaşan Atar, "Farklı sosyal gereksinimlere sahip tam kapsamlı çadır alanları kurulmalı. Bu hizmetlere kadının güvenle erişimini sağlayacak tedbirler alınmalı. Kadınların hijyenik ve öz bakım ihtiyaçları karşılanmalı. Temizlik ürünlerine erişimi sağlanmalıdır. Üreme sistemi ve idrar yolu enfeksiyonlarının hızlı takibi ve tedavisi yapılmalı. Hamileler doktor takibine alınmalı. Hamileler temiz su, kıyafet ve gıdalara hızlı ve kolay erişebilmeli. Hamileler almaları gereken ilaçlar ve takviyelere ulaşabilmeli. Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği’nden kadın sağlığı ve doğum uzmanlığı eğitimi almış uzmanların görevlendirilmesi hızlandırılmalı. Mobil muayene şartları sağlanmalı, jinekolojik masa ve ultrason bulundurulmalı. Doğumlar ve sezaryenler yapılabilmeli. Sağlık Bakanlığı bölgede doğum yapılabilen yerleri duyurmalı. Yeni annelere temizlik ve annelik kitleri sağlanmalı. Sabun, iç çamaşırı, Hijyen ve ısı şartlarında emzirme ve bebek bezi değiştirme alanları açılmalı. Anne sütü yeterli olmayan durumlarda, ek mama hazırlanması için steril şartlar sağlanmalı. Bebek maması desteği verilmeli. Sosyal destek alanı ve çadırlar arasında taşımalı ulaşım sistemi kurulmalı. Kadın ve çocuklara psiko sosyal destek sunulmalı. Kaygı halleri giderilmeli, güvende oldukları hissettirilmeli. Bölgede hizmet verecek sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagog sayısı artırılmalı. Sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışma yapılmalı, dayanışma ruhu canlı tutularak etkin ve yaygın destek sağlanmalı. Anne ve çocuğun birlikte vakit geçirebileceği, oyun oynayabileceği alanlar oluşturulmalı. Oyun terapi alanları, çocuk parkları kurulmalıdır" diye konuştu.