• Haberler
  • Konya
  • Argun Dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu sorunları anlattı

Argun Dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu sorunları anlattı

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinde konuşan Doç. Dr. Selim Argun Dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu sorunları anlattı

Argun Dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu sorunları anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

HİNDUTVA TEHLİKESİNDEN HABERDAR MIYIZ?

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin düzenlediği konferansta, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selim Argun Dünya Müslümanlarının Sorunlarını anlattı. Doç. Dr. Ahmet Akman yönetiminde Meram Belediyesi Tantavi Kültür Merkezi’nde icra edilen programa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Uslu, 24. Dönem Konya Milletvekili Kızılay Başkanı Hüseyin Üzülmez, Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş’ta katıldı.

KÖSEOĞLU: KÜLTÜREL HAYAT KESİNTİYE UĞRAMAMALI

Programın açılış konuşmasını yapan TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu kültürel hayatın kesintiye uğramaması gerektiğine inandıklarını belirterek “Bu düşüncemizden hareketle, 15 yılı aşkın zamandır yaz aylarında da faaliyetlerimizi ısrarla yapıyoruz. Kültürel hayatın, sosyal ve içtimai hayatın bir kesintiye uğramaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

İL MÜFTÜSÜ ÖGE: TYB’Yİ TEBRİK EDİYORUM

Konya İl Müftüsü Doç. Dr. Ali Öge ise TYB Konya Şubesi’nin sene boyunca güzel faaliyetlerini devam ettirdiğine vurgu yaparak “TYB programlarında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu programlar sadece Konya kültürüne ve ilmine bir değer katmakla kalmıyor; bugünkü programın başlığında da anlaşılacağı üzere Dünya Müslümanlarına, Dünya insanlığına, Dünyanın tamamına katkı sunan bir etki alanına sahip oluyor” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından Ali Toz Hoca Hocaefendi Aşr-ı Şerif Tilavet etti.

ARGUN: TYB KONYA BU İŞİ ÇOK İYİ YAPIYOR

Doç. Dr. Selim Argun sözlerine TYB Konya Şubesi’nin organizasyon kabiliyetini överek başladı ve şunları söyledi:

İki hususta teşekkür ederek başlamak istiyorum. Birincisi; böylesine önemli bir konuyu, ulus devlet kalıplarıyla düşünmeye başladığımız bir zaman diliminde yeniden bir ümmet vizyonuyla hasbihal etmek üzere gündemlerine aldıkları için TYB Konya Şubesi’ne teşekkür ediyorum. İkincisi de; işini çok sıkı tuttuğu, işini iyi takip ettiği ve bu işleri önem vererek organizene ettiği için de TYB yönetimine teşekkür ediyorum. Bizler görevimiz gereği yurt içinde yurt dışında konuşmalara davet ediliyoruz. TYB Konya Şubesi yaklaşık 7-8 ay öncesinden başlayıp periyodik olarak programı hatırlattı, gerek lojistik anlamda gerekse muhteva açısından disiplinli bir şekilde bu işi organize etti.

DİB’DEN RAHATSIZ OLAN ÜLKELER VAR!

DİB Dış İlişkiler Biriminde mutat olarak yılda, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerden yüzlerce yabancı heyet ve delegasyon misafir ediyoruz.  Aynı şekilde biz de Diyanet hariciyesi olarak dünyanın birçok yerindeki toplantılara iştirak ediyoruz. En iyimser ifade ile yılın 100-120 gününü yurt dışında geçiriyoruz. Dolayısıyla dünyanın dört bir köşesinde Müslümanlarla hemhal oluyor, onların dertleriyle hemdert oluyoruz. Onlar da Türkiye’yi, buradaki dini kurumları, inovasyonu merak ediyor “Acaba biz de sizin tecrübenizden istifade ile kendi ülkelerimizde neleri gerçekleştirebiliriz?” sorusunu soruyorlar.Yabancı öğrencileriTürkiye’ye getiriyor,Uluslararası İmam Hatip liselerinde, İlahiyat fakültelerinde okutuyoruz. Avrupa'da doğmuş büyümüş liseyi bitirmiş millet varlığımızın çocuklarını da Türkiye'ye getirip İlahiyat okutuyoruz. Sonra onları doğdukları ülkelere gönderip orada Diyanet İşleri Başkanlığı emrinde istihdam ediyoruz. Yabancı, yani konuk öğrencileri de aynı şekilde adeta bir 20 yıllık yatırımdan sonra memleketlerine gönderiyor,  ülkelerde üst düzey görev almalarını sağlamaya çalışıyoruz. Bizim bu faaliyetlerimizden çok rahatsız olanlar da var. En son Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron “Türkiye'nin Arnavutluk'taki Müslümanları Türkleştirmesinden rahatsız olduklarını” söyledi.

BİRİNCİ BÜYÜK TEHLİKE İSLÂM KARŞITLIĞI

Tarihte İslâm'ın varlığına kasteden büyük meydan okumalar olmuş; Haçlı savaşları Moğol istilaları, 19 yüzyıl sömürge dönemi gibi. Bunların hepsine karşı İslâm medeniyeti bir duruş ortaya koymak suretiyle, ulemanın bu problemleri iyi okuyabilmesi algılaması neticesinde varlığına kasteden fiziki olarak İslâm medeniyetini ortadan kaldırmak isteyen her türlü saldırıya cevap verebilmiş. Bugün de aynı şey geçerli. Günümüzde Müslümanların yaşadıkları meydan okumaları bir gözden geçirelim; bunların bir kısmı medeniyet içi meydan okumalar, bir kısmı da medeniyet dışı meydan okumalardır. Yani bir kısmı hariçten gelentehlikeler, bir kısmı da bizim kendi içimizdeki problemlerdir. En önemlisi İslâm karşıtlığı problemidir. İslamofobi ifadesi tam olarak İslâm karşıtlığını ifade etmiyor. Çünkü İslâmofobi ifadesi, korkulması normalmiş gibi görünen fobilerden üretilmiştir.

İSLÂM ÜLKELERİNDE BİLE İSLÂM KARŞITLIĞI VAR

İslâm karşıtlığı maalesef bundan 20 yıl önce olduğu gibi Batı ülkelerine hasredilen bir kavram olmaktan çok öteye geçti.Sadece Batı Avrupa'da değil, İslâm karşıtlığı artık İslâm ülkelerinde de var.islamofobi Müslüman ülkelerde de var. Bakın bu yakın tarihimizde müşahede etmediğimiz bir meydan okuma ve bir büyük problemdir. Avrupa'daki İslâm karşıtlığı ve islâmofobiyi özel olarak ele almamız gerekiyor. Çünkü bu işten en çok zarar gören kurumDiyanet İşleri Başkanlığı’dır. Avrupa’da bizim aleyhimize gece gündüz haberler yapılıyor. Sadece Alman medyasında bir haftada 600 haber tespit ettik. Çok büyük bir sektör var; medyaDiyanet aleyhine fonlanıyor. Türkiye aleyhine Türkiye'deki İslâm telakkisi ve tasavvuf karşıtı yayınlar yapılıyor. Türkiye'deki İslâm anlayışından Avrupa'daki bir mahfil çok rahatsız.

TÜRKİYE’NİN DURUŞUNDAN KORKUYORLAR

Avrupa'da Fransa DEAŞ’a en fazla militan gönderen ülke ve Fransa'da 10 milyon Müslüman var. Yani Avrupa'da bir numaralı ülke. “DİB Avrupa'ya İmam göndermesin” diye bize açık açık söylüyorlar.“Bizim sadece Almanya'da bin tane camimiz var. Bu camilere Türkiye'den imam göndermezsek buralarda kim imamlık yapacak? İşte selefi ve vahhabi çizgideki insanlar gelecek, oradaki gençlerin aklına girecek; bunlardan bir kısmı Fransa'da olduğu gibi şiddeti referans alan terör örgütlerine katılacak. Bu sizin iç güvenliğinizehalel getirecek. Diyanetin varlığı sizin din güvenliğinizin ve toplumsal güvenliğinizin bir sigortası, bunu neden görmek istemiyorsunuz?” diyoruz.“Biz bunu görüyoruz,ama sizin İslâm yorumunuz, sizin siyasi duruşunuz bize göre daha tehlikeli” diyorlar.“Siz iddia sahibi bir ülkesiniz. O iddianızdan dolayı bize göre DEAŞ’a katılanlardan daha tehlikelisiniz” diyorlar.

İKİNCİ BÜYÜK PROBLEM HİNDUTVA’DIR

Hindutva Hint alt kıta yarımadasında ortaya çıkan bir ideolojik akım ve Hindistan'ı bir tanrı devleti haline getirmek isteyen bir ideolojidir. Şu anda Hindistan'da iktidardaki partinin resmi ideolojisi Hindutva’dır. Kısaca Hindu nasyonalizmidir. Hinduların, aynı Nazilerde olduğu gibi üstün bir ırka, aryan ırkına sahip olduğu olduğuna inanan ve buna inanmayan herkesi ötekileştiren ve onlara yaşam hakkı tanımayan bir ideolojidir. Ve dünyadaki en büyük Müslüman azınlık biliyorsunuz Hindistan'dadır. 400 milyon kardeşimiz var orada.Hidutvalar, kendilerine dünyanın en büyük demokrasisi olduğu şekilde ifade ediyor.Fakat bir ülkede dünyanın en büyük Müslüman azınlığı var ki bunlar Hanefi Maturidi ve Nakşi'dir. Şu anda çok büyük bir tehdit ve tehlike altındadırlar.Bundan sonraki gençliğin gündeminde Hindistan Müslümanlarının dramı olacaktır.Hindutvatemsilcilerinin İsrail'in Filistin'de Filistinlilere yaptığından farklı bir şey yok. Aşağı yukarı aynı şeyleri yapıyor, zulmediyorlar. Hindutvaların Nazilerle ve siyonizmle benzerliği ve ittifakı İslâm âleminin ikinci en büyük problemidir. Çok enteresandır Hidutvaların da arması, Naziler gibi gamalı haçtır.

ÜÇÜNCÜ PROBLEM MİSYONERLİKTİR

Film sahnelerinde Afrika'da yerel kabilede bir beyaz doktorun, hemşirenin, bir beyaz rahibin görev yaptığını görürüz. Peki, oraya niçin gidiyorlar? Onlar oraya Dünya Kiliseler Birliğinin fonlaması sebebiyle gidiyorlar. Yani misyonerlikten bahsediyorum. Bu 19.yüzyılda olmuş bitmiş, şimdi böyle nostaljik bir filmlerde konu edilen bir hadise asla değil.

Son yüzyılın nüfus istatistik oranlarını inceleyince,yüz yıl önce Afrika'nın birülkesinde Müslümanların oranının yüzde 90-95 iken yüz yıl sonra bu oranın yüzde 40-45'lere düştüğünü görürüz.Yani sistematik misyonerlik ve Hıristiyanlaştırma faaliyetleri hâlâ devam ediyor ve misyonerlik İslâm âleminin en ciddi problemlerinden bir tanesidir.

DÖRDÜNCÜ TEHLİKE ÇİN’İN SÖMÜRGELEŞTİRME FAALİYETİ

Dördüncü problem olarak şu anda Çin'in borçlandırarak sömürgeleştirme faaliyetini zikretmeden geçemeyiz. Özellikle Afrika kıtasında büyük çevre ve altyapı projeleri için finansman sağlıyorlar. Kendi işçilerini getiriyor, oraya yerleşiyorlar. Stratejik liman, havaalanı gibi yerlerin yönetimini ele geçiriyorlar.

Program sonunda Kızılay Başkanı Hüseyin Üzülmez Doç. Dr. Selim Argun’a özel tasarlanmış Mevlevi destar minyatürü takdim ederken, TYB yayınlarını da Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Uslu verdi. TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu’da İl Müftüsü Doç. Dr. Ali Öge’ye TYB yayınlarını hediye etti.

Bakmadan Geçme