Acıyandan Cemil Meriç konferansı
Selçuklu Cemil Meriç Lisesinde Eğitimci-Yazar Muhammed Acıyan tarafından 'münzevi ve mütecessis fikir işçisi Cemil Meriç anlatıldı
Konferans öncesi Selçuklu Cemil Meriç Lisesi Müdürü Bahattin Altınsoy Eğitimci-Yazar Muhammed Acıyan’ı okullarının ismiyle anılan, ülkemizin yetiştirdiği ender mütefekkir, yazar, ilim adamlarından Cemil Meriç konusunda bir konferans vermesi dolayısıyla teşekkür etti.
Eğitimci-Yazar Muhammed Acıyan konuşmasının başında Cemil Meriç’in acı ve çilelerle yoğrulmuş hayat hikâyesinden bahsetti. Balkan savaşları esnasında ailesinin bugün Yunanistan sınırları içinde kalan (Dimetoka) Dömeke’den göç etmek zorunda kaldığını, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 12 Aralık 1916 yılında dünyaya geldiğini söyledi. Hatay’da ilkokul, ortaokulu bitirdiğini, liseyi ise Fransızca eğitim veren Antakya lisesinde tamamladığını belirtti. Zaten gözleri bozuk olan, toplumun baskısından kitapların dünyasına sığınan Meriç’in 38 yaşında tamamen gözlerini kaybettiğini, psikolojik buhranlara düştüğünü ama daha sonra kendini çalışmaya vererek, azmiyle kendini toparladığını anlattı. Meriç okuma aşkıyla, kendisine kızı Ümit Meriç ve diğer öğrencilerinin kitap okumasıyla ülkesine, bu vatanın asil evlatlarına 12 telif 8 tercüme kitap kazandırdığını bildirdi.
"Cemil Meriç, arafta kalarak hakikatı söyledi"
Acıyan, irfan dünyamızın önemli simalarından fikir ve edebiyat adamı
“Cemil Meriç, arafta kalarak hakikati söyledi” dedi. Küçük yaşlarda kitap okumaya başladığını ve lise yıllarında dahi yapısıyla kendisini gösterdiğini kaydeden Muhammed Acıyan, “Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde çıktı. Sonra Karagöz, Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Hisar dergisinde “Fildişi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı. İlk tercüme eseri ise, Fransızcadan Honore de Balzac’a ait “Altın Gözlü Kız”dır. Meriç, Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. 1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti” dedi.
Meriç’in, Batı’yla tanışmasının Hind Edebiyatı ile olduğunu kaydeden Acıyan,
“Eğer bugün özgürlükler içerisinde yaşıyorsak, bu fikir özgürlüğü otobanını açan Cemil Meriç gibi düşünce ve fikir adamlarının fikirlerini çekinmeden, o döneme göre hapishanede ve diğer ortamlarda bile cesaretle ifade eden düşünce adamlarına borçluyuz” şeklinde konuştu. Meriç’in hiçbir kampa angaje olmadan fikirlerini özgürce tüm toplum kesimlerine fildişi kulesinden ilettiğini aktardı.
MERİÇ’İN KONYA SEYAHATI
Üstâd Cemil denemeci, mütercim, mütefekkir ve yazar Cemil Meriç’in asıl adının Hüseyin Cemil olduğunu belirten Acıyan, “Üstâdın Konya’ya trenle yaptığı bir seyahatı var ki, hayatının dönüm noktasını teşkil eder” dedi ve Cemil Meriç’in ağzından şunları ekledi: “Konya yolculuklarında ilk defa olarak başkası ile temas ettim. Başkası, yani kendi insanım. Kaderin karşıma çıkardığı genç üniversiteli “Sen bizden değilsin” dedi. “Sen bizden değilsin!” … Evet, ben onlardan değildim. Ama onlar kimdi? Uçurumun kenarında uyanıyordum. Demek boşuna çile çekmiş, boşuna yorulmuştum. Bu hüküm hakikatin ta kendisi idi. Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının alın yazısı iki kelimede düğümleniyordu; aldanmak ve aldatmak. Bu kan et çemberinden nasıl kurtulacağız? Gerçeği görmek hatayı sonuna kadar yaşamakla mümkün. Yığın Avrupalılaşırken, aydınlar Türkleşmeli. Ve çalışmaya başladım. Spinoza kırk dört yaşında ölmüş, Nietzsche kırk dört yaşında delirmiş. Ben yolumu kırk dört yaşında buldum.”
O gencin kim olduğuyla ilgili olarak da, “O genç, o senelerde Konya İlahiyat’ta okuyan “Torosların Kartalı” lakaplı, Adana Yüreğirli, sonraları Mücadele Birliği Başkanı olacak olan Necmettin Erişen’dir. Genç Necmettin’in, Cemil Meriç’e “Sen bizden değilsin, içimizde yaşayan bir Müstağripsin” dediğini aktararak tarihe not düştü. Kızı Ümit Meriç “Bu sözler babama o kadar tesir etmişti ki birkaç gün sabahlara kadar uyuyamadı” demiştir.
İslâm dünyasına dönmesinde Konya yolculuğunun bir dönüm noktası olduğunu ve bunu Üstâd Meriç’in “Ben yolumu 44 yaşından sonra buldum” diyerek dile getirdiğini kaydeden Acıyan, Cemil Meriç’in toplamda 8 telif, 12 tercüme eserinin bulunduğunu sözlerine ekledi. Program bitiminde Eğitimci-Yazar Muhammed ACIYAN okul müdürü Bahattin Altınsoy ve Din Kültürü öğretmeni Coşkun Budak’a “Cemil Meriç’te Milli Kültür ve Din” isimli kitabını takdim etti. Okul Müdürü Bahattin Altınsoy programa katılımı dolayısıyla Eğitimci-Yazar Muhammed Acıyan’a teşekkür ederek program tamamlandı.
Bakmadan Geçme




