- Haberler
- 77 yıllık dinmeyen acı
77 yıllık dinmeyen acı
Dünyada Başka Hiçbir Topluluk Ahıska Türkleri Kadar Uzun Soluklu Bir Travma Deneyimlememiştir
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) lideri Josef Stalin tarafından 77 yıl önce ana vatanlarından koparılan Ahıska Türklerinin kalbinde sürgünün acısı ve vatan hasreti ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
Gürcistan'ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan antlaşmayla Rusya'ya bırakıldı. Bölge, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı. Bu dönem, SSCB içindeki tüm Türk ve Müslüman topluluklar gibi Ahıska Türkleri ve Müslüman Ermeni,Müslüman Gürcüler ile bir kısım Kürt ve Laz aileler için de acıların başlangıcı oldu.
II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri ile işbirliği yapmakla ve Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlara ortak olmakla suçlanan Kafkasya'daki diğer beş etnik grubun aksine, Ahıska Türkleri hiçbir zaman Sovyet hükûmeti tarafından resmi olarak bir suçla suçlanmadı; herhangi bir savaşla ilişkileri yoktu. Buna rağmen toplu halde sürgüne gönderildiler. Alman ordusu hiçbir zaman Mesheti bölgesine 100 milden fazla yaklaşmadı.Profesesör Brian Glyn Williams'a göre, Ahıska Türklerinin Kafkasya ve Kırım'daki diğer etnik gruplar gibi sürgün edilmesi, sürgünlerin halkların kitlesel ihanetine bir cevap olmadığını kanıtlamaktadır. Williams, ayrıca Ahıska Türkleri Sürgününün de diğer sürgünler gibi gizlenmiş bir Sovyet dış politikasının sonucu olduğunu söylemektedir.Svante Cornell, tahliye işleminin 1864'ten beri yürürlükte olan daha büyük bir Rus politikasının parçası olduğuna dikkat çekmektedir: hedef net "mümkün olduğunca fazla sayıda Müslüman azınlığı Kafkaslardan uzaklaştırmak."
Gürcü asıllı Sovyet Güvenlik Sekreteri ve Sovyet Gizli Polisi şefi.Lavrenti Beriya, 28 Kasım 1944'e Stalin'e gönderdiği bildiride, Ahıska Türklerini "kaçakçılık" ve "Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından casus için kullanılmakla" suçladı.Beriya'nın gizli kararnamesinde Ahıska Türkleri, Kürtler ve Hemşinliler sınır bölgesinden çıkarılması gereken "güvenilmez nüfus" olarak nitelendirilmiştir. Bazı tarihçiler, Stalin'in Türkiye'nin kuzeydoğu kesimlerini elde etmek için bazı etnik grupları sınır bölgesinden sürgün ettiğini düşünmektedir. Haziran 1945'te, Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov, Türkiye'nin Anadolu'daki üç şehri (Kars, Ardahan ve Artvin) Sovyetler Birliği'ne devretmesini talep etti. Akademisyen Alexandre Bennigsen ve Marie Broxup, Ahıska Türklerinin sınır dışı edilmesi kararının gerçekleşmesi olası bir Sovyet-Türk savaşına karşı önlem olarak alındığı sonucuna vardı. Bu iddialar ve Türk Boğazları krizi, Türkiye'nin NATO'ya katılıp Sovyetlerin planlarını bozduğu 1951'e kadar devam etti.
Sovyet yetkililer 108 farklı milletten bir devlet kurmaya çalıştı. İlk önce komşu ülkelerin vatandaşlarını projelerde kullanmak için çokuluslu devlet olmaya karar verdiler. Rus çalışmaları profesörü Terry Martin bunun tam tersi bir etki yarattığını değerlendirdi; Sovyetlerin "kapitalist etki" korkusu nihayetinde Ahıska Türklerinin de yaşadığı sınır bölgelerinin etnik temizliğine yol açtı.
4 Kasım 1944 tarihinde gerçekleşen tehcirde 212 köyde yaşayan 92.307 ila 94.955 Ahıska Türkü zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne (günümüzde Gürcistan) bağlı Mesheti bölgesinden Orta Asya'ya sürgün edilmiştir. Sığır vagonlarına doldurulan Ahıska Türklerinin çoğu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne gönderilmiştir. Operasyon sırasında Kürtler (Sovyetler Birliği'ndeki Kürtlerin sürgünü), Hemşinliler (Müslüman Ermeniler) ve Lazlar da dahil olmak üzere toplamda yaklaşık 115.000 kişi sürgün edilmiştir. Sürgün edilenler zorla çalıştırılmak üzere görevlendirildikleri özel birimlere yerleştirildiler. Sürgün ve sert koşullar, en az 12.589 ila 14.895 arasında insanın ölümüne sebep oldu.
Ahıska Türklerinin sınır dışı edilmesi, Sovyet Başbakan Josef Stalin'in emriyle, NKVD şefi Lavrenti Beriya tarafından 4,000 NKVD personeli ile gerçekleştirildi. Operasyonun yürütülmesi için 34 milyon ruble tahsis edildi. Sürgün, 1930 ve 1950'ler arasında birkaç milyon Sovyet etnik azınlığı etkileyen Sovyet zorunlu yerleşim programının ve nüfus göçünün parçasıydı. Başta Ermeniler olmak üzere 32.000'e yakın kişi, Sovyet hükûmeti tarafından Mesheti'deki boşaltılmış köylere yerleştirildi.
Stalin'in ölümünden sonra başa geçen Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 1956 yılında Stalin'in çeşitli etnik grupları sürgün etmesini kınadığını ve bu değişiklikleri tersine çevireceğini açıkladığı gizi bir konuşma yaptı. Sürgün edilen toplulukların çoğu sürgün edildikleri yere yeniden yerleştirildi. Konuşmanın ardından Ahıska Türkleri, özel yerleşim birimlerinden serbest bırakıldıysa da, Kırım Tatarları ve Volga Almanları ile birlikte sürgünde kalmaya devam ettiler. Sürgünlerin gizliliği ve Sovyetler Birliği'nin siyaseti nedeniyle, Ahıska Türklerinin sınır dışı edildiği nispeten bilinmiyordu ve 1989'da Özbekistan'da şiddetli ayaklanmalar başlayıncaya kadar konu hakkında çok az bilimsel araştırma yapıldı. 1991'de kurulan bağımsız Gürcistan devleti, Ahıska Türklerine Ahıska bölgesine dönme hakkı vermeyi reddetti. 2006 yılında Ahıska Türklerinin nüfusu 260.000 ve 335.000 arasındaydı. Günümüzde çoğunlukla vatansız olan Ahıska Türkleri, 7 eski Sovyet ülkesine dağılmış durumdadır.